29 Ocak 2015 Perşembe

DÖNMEZER'E GÖRE PENOLOJİ

Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer'in Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuk adlı büyük ilmi eserinde penoloji ilminin tanımına ilişkin ayrılan bölüm altta yer almaktadır.


"Ceza hukukunun ne suretle tarif olunduğunu, kısımların nelerden ibaret bulunduğunu açıklamıştık. Suçların karşılığı olan müeyyidelerle (cezalar, güvenlik tedbirleri) meşgul olan dala ile Cezaların Tenfizi Hukuku ve İnfaz Hukuku denilmektedir. İnfaz hukuku Genel Ceza hukukunun tamamlayıcı bir kısmı olarak telakki edilmekte iken, giderek bu niteliğini kaybederek ceza hukukundan ayrılmaktadır. Bu dal günümüzde Penoloji adını almış bulunuyor. Penoloji terimi yabancı dillerde ve özellikle Fransızca'da tenfiz hukuku ile birlikte Kriminolojinin bir kısmını oluşturan Ceza İlmini de ifade etmektedir. Böylece Penoloji infaz hukuku ile birlikte, soyut olarak ceza kavramını bilimsel yönden açıklayan bütün bilgileri de kapsayan bir ilim dalı anlamındadır. Böylece insan toplumlarının suça karşı tarih içinde gösterdikleri bütün tepkiler, bunların amaçları, etkinlikleri, tepkilerin sosyolojik ve psikolojik tesirleri konusundaki bütün araştırma ve bilgileri kapsayan dal Penoloji adını almaktadır. Biz cezaların infazına ilişkin hukuk esas ve hükümlerine "Cezaların ve güvenlik tedbirlerinin infazı hukuku" diyoruz ve yukarıda açıklandığı üzere ikinci bilimsel anlamı çerçevesinde cezaları inceleyen ve bu bakımdan kriminolojinin bir parçasını oluşturan uzmanlık dalına da Penoloji adını vermeyi tercih ediyoruz.

Kriminoloji suça nispetle ne ise, Penoloji de infaz hukukuna nispetle odur. Gerçekte kriminolojinin gelişmesi, müeyyidelerin infaz şartlarının suçlunun topluma yeniden iadesi, toplum ile yeniden bütünleştirilmesi hususunda çok önemli rol oynayacağını göstermiştir. Bununla birlikte ortaya bir gerçek daha çıkmış ve cezalar müeyyideler yönünden yeni deneyler yapmak, yeni usuller, seçenekler bulmak zorunluğu idrak olundukça ve bu yeni metodların etkinliklerini değerlendirmek gerektikçe konunun kriminolojik metodlara göre incelenmesi durumu yani hukuk dışında ve fakat ona çok yakın bir uzmanlık çerçevesinin ortaya çıkması gerektiği anlaşılmıştır.

Deneylere göre elde olunan sonuçların değerlendirilmesinin suç sosyolojisi tarafından yapılması gerektiğini öne süren yazarlar da vardır."

19 Ocak 2015 Pazartesi

TÜRKİYEDEKİ CEZAEVİ TİPLERİ

Türkiyedeki cezaevi tipleri için lütfen tıklayınız

CEZAEVİ PSİKOLOĞU BLOG

Bir cezaevi psikoloğu tarafından oluşturulmuş bir blog tavsiye ederim. Ulaşmak için lütfen tıklayın

MAHKUMLARDA RİSK DEĞERLENDİRMESİNE İLİŞKİN İLKELER

Mahkumlarda risk değerlendirmesi gereklimidir? Neden risk değerlendirilmesi yapılmalı? Risk değerlendirmesi yapılırken nelere dikkat edilmeli? Sorularının cevabını içeren bir makale için lütfen tıklayınız

ÇEK CUMHURİYETİ MAHKUM RİSK İHTİYAÇ DEĞERLENDİRME SİSTEMİ - SARPO

Çek Cumhuriyeti mahkum risk ihtiyaç değerlendirme sistemi -SARPO- dünü ve bugünü hakkında bilgilere ulaşmak için lütfen tıklayınız

HOLLANDA CİNSEL SUÇLULARLA İLGİLİ RİSK DEĞERLENDİRMESİ

Hollanda'da cinsel suçlularla ilgili risk değerlendirme sistemi ile ilgili yayına ulaşmak için lütfen tıklayınız

SORATSO cinsel suçlularla ilgili risk ihtiyaç değerlendirme sistemi

Amerika California'da uygulanan cinsel suçlularla ilgili risk ve ihtiyaç tespit sistemine ulaşmak için lütfen tıklayınız

AMERİKA SUÇLU RİSK DEĞERLENDİRMEDE VİRGİNİA MODELİ

Mahkum risk ve ihtiyaç değerlendirme sistemi olarak Virginia modeli için lütfen tıklayınız

AMERİKA MAHKUM RİSK DEĞERLENDİRME SİSTEMİ

Amerika'da yayınlanmış mahkum risk değerlendirme çalışmalarına ilişkin bir yayın için lütfen tıklayınız

KANADA MAHKUM RİSK DEĞERLENDİRME SİSTEMİ

Kanada'da uygulanan mahkum risk değerlendirme sistemlerine ilişkin özet bilgiye ulaşmak için lütfen tıklayınız

AVRUPA'DA ÇOCUKLAR HAKKINDA UYGULANAN ŞARTLI SALIVERME SİSTEMİ

Avusturya, İngiltere-Galler, Hollanda, Portekiz, İspanya ve Türkiye'de cezaevlerinde bulunan kanunla ihtilafa düşmüş çocuklar hakkında uygulanan şartlı tahliye sistemlerine ilişkin bir rapora ulaşmak için lütfen tıklayınız

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ İYİLEŞTİRME SİSTEMİ - 3

Bireyselleştirilmiş iyileştirme sistemini materyalleri ve argumanları ile bütüncül bir şekilde görebilmek için lütfen tıklayınız

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ İYİLEŞTİRME SİSTEMİ -BİSİS- 2

Türkiye'de kanunla ihtilafa düşmüş çocuklar durumu, ve bu çocukların rehabilitasyonu için çocuk cezaevlerinde ve denetimli serbestlik müdürlüklerinde uygulanan BİSİS bireselleştirilmiş iyileştirme sistemine ilişkin metne ulaşmak için lütfen tıklayınız.

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ İYİLEŞTİRME SİSTEMİ

Türkiye cezaevlerinde ve denetimli serbestlik müdürlüklerinde uygulamaya geçen bireyselleştirilmiş iyileştirme sistemi BİSİS hakkında bilgilere ulaşabilmek için lütfen tıklayın

KANADA'DA UYGULANAN MAHKUM TANIMA DEĞERLENDİRME SİSTEMİ

Kanada'nın Saskatchewan eyaletinde uygulanan iki kademeli mahkum risk ve ihtiyaç değerlendirme sistemi hakkında bilgiye ulaşmak için lütfen tıklayınız.

BİLİMSEL BİR BAKIŞLA SUÇUN MALİYETİ

Suçun maliyeti neyi ifade ediyor, cezaevlerinde bir mahkum için harcanan günlük giderler suçun maliyetini tanımlamaya yetiyor mu? Bu ülkenin sıradan vatandaşları olarak bizlere maddi veya manevi yükü var mıdır? Hesabı nasıldır? Uluslararası suç maliyet hesaplarını da içine alan güzel bir makale için lütfen tıklayınız

7 Ocak 2015 Çarşamba

SUÇUN MALİYETİ

SUÇUN MALİYETİ

Suçlar topluma yönelmiş haksızlık ve tehditler olarak algılanırken, ceza kanunlarında düzenlenen normlara aykırı davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Her suç mağdur üzerinde doğurduğu neticeler dikkate alındığında yerine göre haksızlık, zorbalık, acı ve ızdırap içerse de suçların neticeleri tehlike ve zarar olarak sınıflandırılmaktadır. Trafikte zikzaklar oluşturarak giden kişi trafik güvenliğini tehlikeye sokmak, trafik kazası yaparak birilerini öldüren taksirle ölüme sebebiyet vermek suçunu işlemekte, birincisinde suçun neticesi tehlike ikincisinde bir zarar olarak tanımlanabilmektedir.

Suçların dar anlamda mağduru suçla muhatap olan ve zarar gören birey iken, geniş anlamda mağduru tüm toplum olmaktadır. Bu nedenledir ki kimi suçlar mağdurun şikayete tabi olarak soruşturulup kovuşturulurken, diğer bir kısım suçlar kamu iradesi tarafından resen takip edilmekte bu suçlarda mağdurun şikayetçi olup olmaması önem arzetmemektedir.

DAR ANLAMDA SUÇLARIN MALİYETİ

Suçların yukarıda belirttiğimiz üzere dar anlamda mağduru bireydir. Bir yaralama suçunun bireye maliyeti kişiye karşı suçlarda tedavi masrafları, mala karşı suçlarda uğranılan zararın giderilmesi ve eski hale getirme olarak karşımıza çıkmaktadır. Kimi ülkelerde mağdur destek/yardım fonları ile mağdurların zararları karşılanmakta iken ülkemizde mağdurların zararı genel sağlık sigortaları ve bireysel sigorta sistemi ile giderilmekte, eğer mağdur bir sigorta sistemine dahil değilse tüm zararı kendisi doğrudan karşılamak zorunda kalmaktadır. Mağdurlar zaman zaman mağduriyetlerinin mali neticelerinin tazmini için yargı mercilerinde haklarını aramak zorunda kalmakta ancak bu da kendi içinde taşıdığı rizikolar nedeniyle kimi zaman haklarına ulaşmak yerine yargılama sürecinin beklediği gibi sonuçlanmaması üzerine mağduriyeti daha da artabilmektedir.

GENİŞ ANLAMDA SUÇLARIN MALİYETİ

Her suç aynı zamanda topluma yönelmiş bir tehdit olarak da kabul edilmektedir. Gerçekten işlenen her suç toplumda korku, kaygı, panik ve yerine göre somut mali bir zarara netice verebilmektir.

Farklı suçlar açısından durumu değerlendirecek olursak:

Vücut bütünlüğüne karşı suçlar mağdurun sağlık giderlerini karşılamasının yanında genel sağlık sigortası sistemine getirdiği yük gözlerden kaçmamaktadır.

Hırsızlık suçu bir mağdurun mallarının bir kısmının çalınması ile neticelenirken, suç soruşturması, failin yargılanması ve cezaevi giderleri mağdurun zararının üzerine toplumsal bir zarar olarak eklenmektedir. Bu faaliyetler kapsamında cezaevi hizmetleri nazara alındığında dünya genelinde bir mahkumun günlük gideri 50 amerikan dolarının altına düşmemektedir. Ülkemizde de durum bundan farklı değildir.

Beyaz yaka suçlar olarak bilinen, dolandırıcılıktan yolsuzluğa kadar evrak üzerinde yapılan tüm suçlarda çok basit hareketlerde bireyler ve kamu idaresi çok büyük mali yükler altına girmektedir. Beyaz yaka suçlardan olan vergi kaçakçılığı ile devlet onlarca şirketin ödediği vergiyi bir anda kaybedebilmektedir.

Toplumun suça karşı müdafası ve muhafazası bir bütünlük içinde ele alınmakta, önleyici, yargısal ve onarıcı kamusal faaliyetleri gerektirmektedir. Tüm bü faaliyetlerin yürütülmesi kapsamında insan kaynakları ve idari giderler oldukça büyük mali külfet oluşturmamtadır.

SUÇLA MÜCADELEDE ÖNLEMİCİ FAALİYETLER

A- ÖNLEYİCİ HİZMETLER
I- Suç kolluk hizmetleri: Emniyet, jandarma, gümrük orman ve sahil güvenlik faaliyetleri başlıca kollok faaliyetleridir. Tüm bu birimlerin asli fonksiyonu suçları önlemeye ilişkin tedbirler almaktadır. Emniyet birimleri ele alındığında tüm emniyet birimlerinin yaklaşık 1/3 ü adli kolluk faaliyeti yürütürken, geri kalan birimler suçların oluşmasına ilişkin araştırma, tedbir ve önleme hizmetleri yürütmektedir. Bu faaliyetler gerek insan kaynakları gerekse teknik donanım bakımından ciddi maliyetleri içinde barındırmaktadır.

II- Önleyici idari faaliyetler: İdari faaliyet yürüten tüm kamu kurum ve kuruluşları görevleri çerçevesinde suç oluşumuna engel olucu faaliyetler yürütmektedir. Kültür Bakanlığının yürüttüğü kültür varlıklarının korunmasına ilişkin hizmetler, Tarım Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığınca gıda ve ilaç sektöründe yürütülen önleyici sağlık faaliyetleri, belediyeler tarafından imar, çarşı pazara ilişkin yürütülen faaliyetler hep suçların oluşumuna engel olmak üzere yürütülen faaliyetlerdir. Bu faaliyetler de ciddi maliyetler oluşturmaktadır.

B- YARGISAL FAALİYETLER

I- Suç soruşturma faaliyetleri: Bir suçun oluştuğu haberinin alınması ile başlayan soruşturma süreci, adli kolluk faaliyetlerini, adli tıp hizmetlerini ve savcılık işlemlerini içine almaktadır. Soruşturma faaliyetleri oldukça pahalı hizmetlerdir. İnsan kaynakları giderlerinden, suç soruşturmasında kullanılan inceleme yöntemleri ve tekniklerine ilişkin çalışmaların tamamı ciddi bir yekun oluşturmaktadır.

II- Yargılama faaliyetleri: Suçluların mahkemeler önünde yargılanması olup daha çok insan kaynakları maliyetlerini oluşturmaktadır. Buna rağmen yargılama aşamasında da adli tıp hizmetlerinden faydalanılmaktadır.


C-ONARICI FAALİYETLER

I- Cezaevi Faaliyetleri: Cezaevi faaliyetleri aslında suç önleyici hizmetler içinde de yer almaktadır. Ancak yeni penoloji akımı 18. yüzyından buyana cezaevlerinin en önemli fonksiyonu suçluların ıslahını hedeflemektedir. Cezaevi hizmetleri tamamen gidere dayalı hizmetlerdir. Mahkumların barınma, iaşe, sağlık ve eğitim giderlerinin tamamı devlet tarafından karşılanmaktadır.

II- Sağlık faaliyetleri: Bir suç nedeniyle sağlığı bozulan suç mağdurlarının iyileştirilmesine ilişkin hizmetlerdir. Suç nedeniyle meydana gelen yaralanma ve ölümler nedeniyle devletin ve genel sağlık sigortası hizmetleri ile bireysel sağlık sigortası hizmetleri üzerinde büyük külfet oluşturmaktadır.

III- Maddi zararların tazmini faaliyetleri: Bu başlık sigorta hizmetlerini karşılamaktadır. Devletin bireyleri suçlara karşı koruma yükümlülüğüne gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle idare gerek toplumsal gerekse bireysel suç mağduriyetlerinde mağdurların zararlarını tazmin etmektedir. Ülkemizde bu başlık daha çok terör suçlarında gündeme gelmekle birlikte dünyanın gelişmiş ülkelerinin pek çoğunda bu hizmetler kamu tarafından yürütülen mağdur destek fonları üzerinden sağlanmaktadır.

SONUÇ

Ülkemizde suçla mücadelenin maliyetine ilişkin ülkemizde istatistiksel ve mali tablolara dönüştürülmüş verilere ulaşılamamaktadır. Ancak Amerika İngiltere gibi ülkelerde herbir suçlunun ülkeye maliyeti kalem kalem hesaplanmaktadır.

Sonuç olarak suç maliyetinin hesabında dikkate alınması gereken kalemlere ilişkin bir liste aşağıda yer almaktadır.

Buna göre:
Kolluk Birimleri: Emniyet, Jandarma, Gümrük, Orman, Sahil Güvenlik faaliyetlerinin tamamına ilişkin giderler
Adalet Bakanlığının tüm giderleri
Sağlık, Tarım, Kültür, Şehircilik bakanlıklarının giderlerinin belli bir bölümü
Sosyal Güvenlik Kurumu giderlerinin belli bir bölümü bir kısmı
Özel sigorta hizmetlerinin belli bir bölümü
Yerel yönetimlerinin zabıta ve denetim faaliyetleri kapsamında yapmış oldukları tüm harcamalar,
Suçla mücadele kapsamında harcanan giderlerdir.

Bütün bu giderler yerine kriminoloji ve penoloji bilimlerinin verilerini ciddiye alarak çok daha düşük maliyetlerle önleyici ve onarıcı sistemlerin kurulması ile sürdürülübilir kalkınma ve toplumsal huzura ulaşma mümkün olabilecektir.

4 Ocak 2015 Pazar

KADİM MEDENİYETLERDE SUÇ VE CEZA - 1- SÜMERLER


Sümerler sucluların takip olunarak cezalandırılmalarının doğrudan doğruya devletin yetkisinde olduğunu kabul eder. Sümerler, fertler tarafından gerceklestirilen, mesela adam oldurme, yaralama, dövme, ahlaksız davranışlar, hırsızlık gibi bircok fiilleri suc kabul ederek bunların her biri hakkında cesitli cezalar tayin etmistir.

Sümerlerde şahıslara karsı islenen suclara verilecek cezalar suca muhatap olanla suçlunun hur olup olmamasına gore değisirdi. Hür olmayan kişilerin özgür fertlere karsı gerçekleştirdikleri suçların cezası, aynı fiilleri isleyen ve fakat özgür bir suçluya verilecek cezadan daha ağır olurdu. Keza, suç mağdurlarının özgür kimseler olması da suçlunun daha ağır cezalandırılmasını gerektirirdi. Eğer mağdur hür bir kimse ise, bu takdirde, suçlunun, gerçekleştirdiği fiilin aynının kendi sahsı hakkında da tatbiki suretiyle cezalandırılması yoluna gidilirdi. Mesela, hür bir kişinin sahsına karsı gerçekleştirdiği ve bir organında zarara yol açan eylemin failinin aynı organında aynı şekilde zarar meydana getirilecek şekilde cezalandırılırdı. Eğer mağdur hürriyetine sahip bir kisi değilse, bu takdirde, suçlu hakkında, sucun özelliğine göre miktarı tayin edilecek olan para cezası hükmolunurdu.

Sümer hukukunda mülkiyet hakkına affolunan önemin neticesi olarak mala karşı işlenen suçlara yönelik olarak ağır cezalar tayin etmiştir. Hırsızlık ve mala zarar vermeye ilişkin suçlarda malı çalınan kişinin haklarını korumak amacıyla çok mühim hükümler kabul etmiştir. Mesela, bir dini müesseseye veya hükümdara ait bir şeyi çalan ve keza bu hususta suçluya yataklık eden ya çaldığı malın otuz beş mislini vermek suretiyle cezadan kurtulur veya ölüme mahkum edilirdi. Bir kişi hırsızlık gayesiyle diğer bir kişinin evine duvar delmek suretiyle girmişse, suçlu ölüme mahkum edilir ve deldiği duvarın önüne gömülürdü. Meydana gelen bir yangını söndürmeye memur bir kişinin yangın telasından istifade ederek hırsızlık yapması halinde, suçlu ateşte yakılmak suretiyle cezalandırılırdı. Babasına ait kıymetli eşyaları onun oğlundan veya efendisine ait malları onun kölesinden satın alan veya bunları rehin olarak kabul eden kişi, hırsızlık veya hırsızlığa yataklık suçlarına verilecek cezalarla tecziye edilirdi. Sümer hukuku, malı çalınan veya malını kaybeden kişiye, onu elinde bulunduran üçüncü şahıslardan talep hakkını da tanımıştır. Eğer üçüncü şahıs, bu malı satın aldığını iddia ederse, bu takdirde onu kendisine satanı bildirmeye ve bunu şahitlerle de ispata mecbur tutulurdu. Keza, malının çalındığını veya kaybettiğini söyleyen kişinin de o malın kendisine aidiyetini şahitlerle ispat etmesi gerekirdi. Eğer üçüncü sahsın elinde bulunan bu malın, onun çalındığını veya kaybolduğunu iddia eden kişiye aidiyeti ispat edilirse, bu mal onun hakiki sahibine iade olunur, bu malı üçüncü sahsa satan kişi hem o malın bedelini bu üçüncü sahsa ödemeye mecbur tutulur ve hem de hırsız kabul olunarak olum cezasına mahkum edilirdi. Yalnız bu malı üçüncü sahsa satan kişi ölmüşse, bu takdirde mal yine hakiki sahibine iade olunur ve üçüncü şahıs da iade ettiği bu malın bedelinin beş mislini o malı kendisine satan kişinin terekesinden alırdı. Eğer üçüncü şahıs başkasına ait olan bu malı kendisine satanı gösteremez ve bu hususu şahitlerle ispat edemezse, bu takdirde malı elinde bulunduran üçüncü şahıs statüsündeki kişi hırsız kabul edilerek olum cezasıyla cezalandırılırdı.

Sümer hukukuna göre, çocuk çalmak veya çalana yataklık etmek, hur olmayan kişileri kaçırmak olum cezasını icap ettirirdi. Sahibinin evinden kaçan bir köleyi tutarak evine götüren ve onu kendisine mal etmek isteyen kişi hırsızlık sucuna binaen cezalandırılırdı.

Sümerlerde, zina, iftira, büyücülük gibi suçlarda gerek suçluluğun tespiti gerekse cezalandırma yöntemi olarak suya atılma yöntemine başvurulmaktaydı. Hayat kaynağı olması nedeniyle suya tanrısal bir fonksiyon yüklenmekteydi. Suç işlediğinden şüphelenilen kişinin suya atılarak canlı çıkıp çıkmamasına göre suçlu olup olmadığı veya cezasını hak edip etmediği tespit edilme yoluna gidilmekteydi.