Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yengo&Fransa kararında cezaevi kalabalıklaşması ve şartlarının kötülüğünün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3. Maddesinin ihlali olarak görmüştür.
54 yaşındaki Fransız vatandaşı Paul Yengo, işlediği bir suç nedeniyle gözaltına alındı. İlk derece mahkemesi, Yengo’nun tutuklu yargılamasına karar verince Yengo, Fransa’nın denizaşırı toprağı New Kaledonya Adası’nda bulunan Nouméa’daki Camp Est Cezaevi’ne gönderildi. Paul Yengo, hapishanenin kötü koşulları nedeniyle idare mahkemesine başvuruda bulundu. Fransa, AİHM tarafından mahkûm edildi. Yengo, başvurusunda cezaevinde 15 metrekarelik bir hücrede 5 kişi kaldıklarını belirtirken, hijyensiz bir ortamda tutulduklarını ve tuvalet ile banyoların insan onuruna aykırı olduğunu vurguladı. Yengo’nun talepleri, yerel mahkeme ve temyiz mahkemesinde de reddedildi. Paul Yengo, hapisten çıktıktan sonra kötü cezaevi koşulları hakkında açtığı davayı kazansa da kendisinin ‘etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini’ dile getirerek AİHM’ye gitti. AİHM, 21 Mayıs 2015 tarihli kararında Fransa devletini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence ve kötü muamelenin düzenlendiği 3. maddesini, ve etkin başvuru hakkının düzenlendiği 13. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle 4 bin Euro maddi tazminat cezasıyla 4 bin 500 Euro mahkeme hasar ve masraflarını ödemeye mahkûm etti.
Amerika’da da 2009 yılında benzer bir durum meydana gelmiştir. Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde, mahkumlar Coleman ve Plata’nın açtığı ve aşırı kalabalıklaşmanın insan hakkı ihlali olduğu iddiası ile açılan davada Kaliforniya eyalet mahkemesi davayı kabul etmiş, kalabalıklaşmayı insan hakkı ihlali olarak görmüş, kalabalıklaşmanın azaltılması ve cezaevi mevcudunun düşürülmesi yönünde tedbirler alınması konusunda idarenin gerekli tedbirleri alması konusunda da süre vermiş, söz konusu karar Federal Yüksel Mahkeme tarafından onanmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Yengo - Fransa Kararına ulaşmak için
http://hudoc.echr.coe.int/sites/eng/Pages/search.aspx#{"fulltext":["yengo"],"documentcollectionid2":["GRANDCHAMBER","CHAMBER"]}
Amerika Kaliforniya Eyalet mahkemesi ve Federal Mahkeme kararlarına ulaşmak ve süreçle ilgili bilgi edinmek için:
http://en.wikipedia.org/wiki/Coleman_v._Schwarzenegger
"Suçları önlemek istiyor musunuz? Bırakın bilimin ışıkları özgürlükle birlikte olsun" Cesare Beccaria
30 Mayıs 2015 Cumartesi
26 Mayıs 2015 Salı
"ÇOCUK CEZAEVLERİ KAPATILMALI" (MI?)
ÇOCUK
KİMDİR? KİME DENİR?
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde çocuk, “Küçük
yaştaki erkek veya kız”, “Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme
döneminde bulunan oğlan veya kız, uşak”, olarak tanımlanmaktadır.
Türk Ceza Kanunu çocuğu “henüz onsekiz yaşını doldurmamış kişi,” olarak
tanımlamaktadır (TCK md. 6).
Çocuk cezaevlerinin görev alanına 12-18 yaş
grubundaki çocuklar girmektedir (CGTİHK md. 11).
TÜRK ÇOCUK
ADALET SİSTEMİNDE ‘ÇOCUK” OLARAK KABUL EDİLENLER GERÇEKTEN “ÇOCUK” MU?
Türk Çocuk Adalet Sistemi 18 yaşına kadarki
kişiyi çocuk olarak kabul etmekle birlikte, Türkçe’de yaygın 0-18 yaş grubunda
yer alan çocuklar yaş gruplarına göre bebek, çocuk, kızan, ergen, delikanlı gibi
kelimelerle ayrı ayrı dönemler olarak ifade edilmektedir. Benzer kelimeleri
İngilizce’de de görmekteyiz. İngilizce’de baby, child, teenager, juvenile,
youth gibi kelimelerle 0-18 yaş grubu evrelere ayrılmaktadır.
Türkiye’de çocuk adalet sisteminde yer alan
müesseseler “Çocuk Mahkemeleri, Çocuk Cezaevleri” gibi çocuklarla ilgili
kurumların tamamı çocuk adı ile tanımlanmaktadır. Ancak İngiltere ve Amerika
nazara alındığında çocuk adalet sisteminde yer alan kurumlarda çocuk
kelimesinin karşılığı olan child’ın yerine genellikle youth, juvenile gibi
kelimeler kullanılmaktadır. Örneğin İngiltere’de bulunan ve Türkçe’ye Çocuk
Adalet Kurulu olarak çevrilen Youth
Justice Board’da ‘child’ kelimesi kullanılmamıştır. Yine Amerika’da çocuk
cezaevlerine “Youth Detention Center, Juvenil Detention Center, Young Offender
İnstitution” kelimeleri ile ifade edilmektedir.
Ülkemizde cezaevlerinde bulunan çocukların
büyük çoğunluğu 15-18 yaş grubu oluşturmaktadır. Bu yaş grubunu Türkçe’de “çocuk”
yerine ergen veya delikanlı ifadeleri karşılamaktadır. Kaldı ki bu yaş
gurubundaki kişiler kendilerine çocuk diye hitap edilmesini veya sistemi içinde
çocuk olarak görülmelerini
kabullenememektedirler. Bunun yanında herhangi bir kimseye “Çocuk kimdir, kime
denir?” diye sorulduğunda derhal “3-12 yaş grubunda yer alan kişiler” olarak
tanımlayacaktır.
Yukarıda yer alan açıklamalardan da
anlaşılacağı üzere Türkiye’de Çocuk Cezaevlerinde bulunanlar çocuk değildir. Bu
kişiler “ergen” veya “delikanlı” diye tabir edilen yaş grubunu oluşturmaktadır.
Hal böyle iken bu cezaevlerinde yaşanan her olumsuzlukta “çocuk” vurgusu
yapılması durumu ajite etmekte, sorunu çözümsüz hale getirmektedir. Öncelikle
devlet kurumlarının bu gerçekle yüzleşmesi, çocuk ceza adalet sistemindeki “çocuk”
olarak gördüğü bu kişileri hiç olmazsa “ergen” olarak kabul edip yaklaşımını
değiştirmelidir.
“ÇOCUK
CEZAEVLERİ KAPATILMALI” (MI)?
İdeal olan, yetişkin olsun çocuk olsun insanların
cezaevine hiç düşmemesidir. Ancak insan varsa sorun vardır ve suç-ceza ilişkisi
varlığını dün olduğu gibi bugün ve yarın da sürdürecektir. Unutmamak gerekir ki
cezaevleri insanlığın acımasız bedeni cezalardan kurtuluşu ile neticelenen ve
sığınak durumunda olan yerlerdir.
Cezaevlerinin terki halinde, çok daha iyi bir sistem geliştirilmez ise
bedeni cezaları geri geleceği muhakkaktır.
Çocuk ve cezaevi ilişkisi nazara alındığında,
tek cümle ile söylenmesi gereken söz “Çocuklar kesinlikle cezaevlerine
girmemelidir”. Hukukçular, kriminologlar, sosyologlar, psikologlar, penologlar alternatif çözüm yolları geliştirmelidir.
Ülkemizde olduğu gibi dünyanın hiçbir
ülkesinde çocuk cezaevlerinin yok sayılması, kapatılması ve suça sürüklenmiş
olan çocukların serbestçe toplum içinde yaşantılarını sürdürmelerine imkan
veren bir sisteme rastlamak mümkün
değildir.
Çocuk adalet sisteminde cezaevlerini
kapatmadan önce ele alınması gereken husus suçun önlenmesi, çocuğu cezaevine
götüren unsurların ortadan kaldırılmasıdır. Kimi ülkelerde, çocuklarla ilgili
suç risklerinin tespit edildiği ilk günden itibaren takibe alındıkları,
gönüllüler ve kamu görevlilerince her adımlarının izlendiği, cezaevinin son
çare olarak görülüp uygulandığı, bilimsel verilere dayanan ve ilgili çocuk
hakkında tereddüde mahal vermeyecek bir bilgi birikimini oluşturabilen uygulama
örneklerine rastlanabilmektedir. Buna en güzel örnek İngiltere’de bulunan Youth
Justice Board’dır. Bu kurul Türkiye’nin idari sisteminde yer alan bağımsız
idari otorite olarak tanımlanan BDDK gibi özerk yapıda bir kuruldur. Çocukları
suç riskinin doğduğu ilk günden itibaren bir kamu görevlisi veya gönüllü eli
ile takip edip yaşanan aksaklıkların en üst seviyede bakan nezdinde gündeme
getirebilmekte talepleri öncelikli olarak dikkate alınmaktadır. Bir başka
uygulama örneği “kamu vesayeti” sistemidir. Ülkemizde velayet asıl olup veli
ölmüş veya velayet hakkını kullanmasına engel haller varsa (akıl hastalığı,
hükümlülük vs.) çocuğa vasi atanabilmekte çocuğun hukuksal temsili bu şekilde
yapılmaktadır. Eğer veli varsa çocuğa vasi atanması çok istisnai hallerde
gerçekleşebilmekte, hem velayet hem vesayet aynı anda yürütülememektedir.
Özellikle Avrupa ülkelerinde rastlanan “kamu vesayeti” sisteminde velinin
velayet hakkı devam etmekle birlikte, velinin sorumsuzluğu veya eğitim durumunun
el vermemesi, meslek hayatının çocuğu ile yeterince ilgilenmesine olanak
tanımaması gibi hallerde çocuğun okul işleri, adli veya idari temsili gibi
hususlarda “kamu vesayeti” müsessesi işletilmekte ve çocuğa bir vasi atanmakta
onun takibi bu vasi tarafından yapılmaktadır. Çocuk bu şekilde sahipsiz
bırakılmamakta velilerinin bıraktığı boşluk doldurulabilmekte, kendisini suça
sürükleyebilecek hususların önünü alma imkanı elde edilebilmektedir.
Çocuk cezaevlerinin kapatılması hususu ikinci
aşamayı oluşturmaktadır. Çocuk cezaevleri kapatılamaz, iç acıtıcı da olsa çocukların
işledikleri suçlar nedeniyle cezaevlerine girmeleri kaçınılmaz bir
gerçekliktir. Cezası az olan suçlar nedeniyle çocukların cezaevlerine
alınmalarının önüne geçilme gayreti (suçun niteliğine göre) makul karşılanabilse
de hakkında çok somut deliller, bilgi ve belgeler
bulunan cinsel saldırı veya cinayet
zanlısı bir çocuğun/ergenin sokakta gezmesi her şeyden önce demokrasinin en
önemli argumanlarından olan “toplum sözleşmesi” ile çatışacaktır. Mağdur bu manzara
ile karşı karşıya kaldığı an kendisi adaleti tesis etmek amacıyla faili cezalandırma
yoluna başvurabilecektir. Bunun ne anlama geldiğini neticelerini ayrıca ifade etmeye gerek yoktur.
Cezaevlerinin kaçınılmazlığının kabulü karşısında
yapılması gereken sorunlu alanların tespiti ile bu alanlara müdahalede
bulunulmasıdır. Ülkemizde müstakil çocuk cezaevleri çocukların bireysel
güvenliklerinin, eğitim ve iyileştirme çalışmalarının en iyi yapıldığı
kurumlardır. Çocuk cezaevlerinin kapatılması halinde çocuklar yetişkinlerin
barındırıldığı karma kurumlara alınacaklardır. Karma kurumlarda tutulan
çocukların durumları çok daha vahimdir. Bu halde çocuk cezaevlerinin temel
sorunu dinamik güvenlik olarak adlandırılan ve çocukların fıtratına en uygun
olan eğitim ve iyileştirme faaliyetlerinin etkinliğinin artırılmasıdır. Bu yönü
ile çocuk cezaevleri sorununa ıslah yöntemlerini oldukça başarılı bir şekilde
uygulayarak çözümler üreten ve bu yönü ile en başarılı çocuk cezaevi
yöneticiliğine örnek gösterilebilecek olan Diagrama Foundation (Diagrama Vakfı)’dır.
Bir STK olan Diagrama Foundation İspanya’da
bir kısım çocuk cezaevlerinin yönetimini üstlenmiş durumdadır. Vakfın dikkat
çeken başarısı Avrupa ülkelerine de
yayılmasına netice vermiştir. Türkiye de bu iyi uygulama örneklerinden
faydalanarak çocuk cezaevlerinde yaşanan sorunları en aza indirip, cezaevlerinin
Amsterdam Cezaevi ile başlayan ıslaha hizmet hedefine ulaşmasına imkan vermelidir.
Sonuç olarak, kimi sivil toplum kuruluşlarının
cezaevlerinde bulunan çocuklarla ilgili yaşanan dramlara karşı sessiz kalmamaları
ve devleti çözüm üretmeye davet etmeleri, eğer çözüm üretilmeyecekse çocukların
bu şartlar altında cezaevlerine alınmaması yönündeki taleplerini “çocuk
cezaevleri kapatılsın!” şeklinde ifade etmelerini taktirle karşılamak gerekir. Bununla
birlikte aynı STK’lara, suça sürüklenmekle birlikte cezaevine alınmayan ancak
ileride yeniden suça sürüklenmelerinin önü alınmaz ise cezaevlerine girmeleri
muhakkak gibi gözüken ve Denetimli Serbsetlik
kapsamında takip edilen, sayıları 10.000’i
bulan çocuklar için ne yaptıkları, bu çocukların gelecekte cezaevlerine
girmemeleri için ne tür tedbirler geliştirdikleri, önerilerinin ne olduğudur.
Eğer bu 10.000 çocuğun suça sürüklenmelerinin önüne geçilirse çocuk
cezaevlerine zaten gerek kalmayacaktır.
17 Mayıs 2015 Pazar
TÜRK CEZA HUKUKUNDA UYUŞTURUCU SUÇLARI
TÜRK CEZA HUKUKU SİSTEMİNDE UYUŞTURUCU MADDE SUÇLARI
I. UYUŞTURUCU MADDENİN TEMİNİNE İLİŞKİN SUÇLAR
A- Uyuşturucu Madde İmali
Tıbbi amaçla ve bu kapsamda alınan resmi izinler dışında, uyuşturucu ve uyarıcı nitelik taşıyan her türlü maddenin üretimi ülkemizde yasaktır.
Uyuşturucu madde imali olarak kabul edilen yöntemler, bizzat kendisi uyuşturucu etkiye sahip bitkilerin tarımsal üretimi laboratuar veya benzeri bir ortamda kenevir, haşhaş gibi hammaddelerin uyuşturucuya dönüştürülmesi, uyuşturucu niteliği olan hammaddelerin başka kimyasallarla birleştirilerek maddelerin hacminin artırılması veya uyuşturucu etkisinin artırılması, aslen piyasada serbest olarak bulunan kimyasal maddelerin uyuşturucu etkiye sahip yeni maddeler oluşturulması veya geliştirilen yeni yöntemlerle uyuşturucu maddeler elde edilmesidir.
1. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Yer Alan Düzenleme
Uyuşturucu/uyarıcı madde imal ve ticaretine ilişkin düzenlemeler Türk Ceza Kanunu’nun 188’inci maddesinde düzenlenmiştir. Biz burada imal ve ticarete ilişkin hususları ayrı ayrı değerlendireceğiz.
aa- Temel Ceza
Türk Ceza Kanununun 188 maddesinin birinci fıkrasına göre “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal…… eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” denilmektedir. Bu maddenin ilk şekli ceza “10 yıldan az olmamak” iken 14.06.2014 tarih 6545 sayılı yasa ile yapılan değişiklikten sonra ceza 20 yıldan az olmamak şeklinde düzenlemiştir.
Bu maddede düzenlenen “yirmibin güne kadar adli para cezası” ibaresinin uygulanması, mahkeme suçun oluş şekli, elde edilen madde miktarı gibi gerekçelerle ….günden yirmibin güne kadar bir gün para cezası taktir edecek, belirlenen günü günlüğü 20 ile 100 TL arasında belirleyeceği para miktarı ile çarpıp sonuç cezayı bulabilecektir. Yani 20 kg eroin yakalanmış mahkeme “günlüğü 20 TL’den 5000 gün para cezası ile cezalandırılmasına dediği zaman kişi 100.000 TL para cezası ile cezalandırılmış olacaktır.
bb- Cezayı Artıran Haller
TCK 188 maddesinin dördüncü fıkrasına göre:
- İmal suçunda uyuşturucu/uyarıcı maddenin türünün eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması halinde ceza yarı oranında artırılır.
- Suçun üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
- Suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
- Suçun sağlık personeli tarafından işlenmesi halinde : İmal suçunun tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
cc- Daha Az Cezayı Gerektiren Haller
TCK 188’inci maddesinin 6’ncı fıkrasında özel reçeteli ilaçlarla ilgili olarak, “Üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/22 md.) Ancak, verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.” denilmektedir.
2- 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda Yeralan Düzenleme
Bu kanun temelde uyuşturucu/uyarıcı madde özelliği taşıyan ancak tıb vb alanlarda kullanılması gereken hammaddelerin teminine ilişkin düzenlemeleri içermektedir. Yasada kenevir ekiminin izin prosedürü, hangi illerde yapılabileceği hususları da yer almaktadır.
2313 sayılı yasanın 23. Maddesinde “Esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi yapan kişi dört yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 18/6/2014-6545/1 md.) Münhasıran kendi kullanımı için ihtiyaç duyduğu esrarı elde etmek amacıyla kenevir ekimi yapan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu madde kapsamında ekim yapma ibaresinden, tohumun toprağa ekilmesinden ürünün hasadına kadarki süreç anlaşılır.” denilmektedir. Bu kanunda izin prosedürüne aykırı davrananlarla ilgili ayrı düzenlemeler yapılmıştır.
Buna göre esrar elde etmek amacıyla yapılan kenevir ekimi:
- Eğer bireysel kullanım için yapılmış ise (örneğin 1 kök 5 kök gibi) 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası
- Eğer ele geçirilen miktar bireysel kullanımın ötesine geçmiş ise (100 kök, 1000 kök gibi) 4 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
3- 3298 Sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanun
Bu kanun eroin ve baz morfinin hammaddesini oluşturan haşhaş bitkisinin ekimine ilişkin izin verilen bölgeler, üretim prosedürü gibi hususları içermektedir.
3298 sayılı yasanın 4. maddesi ceza hükümlerini düzenlemiştir. Buna göre “İzinsiz olarak haşhaş ekimi yapan kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu madde kapsamında ekim yapma ibaresinden, tohumun toprağa ekilmesinden ürünün hasadına kadarki süreç anlaşılır.” İzin prosedürüne aykırı davrananlarla ilgili ayrı ceza hükümleri düzenlenmiştir.
B- Uyuşturucu Madde İthal ve İhracı
Uyuşturucu/uyarıcı madde ithal ve ihracı suçlarının oluşması bakımından, uyuşturucu/uyarıcı maddenin yurda yabancı bir ülkeden sokulması veya yurttan çıkarılması yeterlidir. Bu uyuşturucu/uyarıcı maddenin gümrükten, sınırdan kaçak yollarla veya kim tarafından (Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu) yurda sokulduğunun veya çıkarıldığının bir önemi yoktur.
1- Temel Ceza
Türk Ceza Kanununun 188 maddesinin birinci fıkrasına göre “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak… ithal veya ihrac eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” denilmektedir. Bu maddenin ilk şekli ceza “10 yıldan az olmamak” iken 14.06.2014 tarih 6545 sayılı yasa ile yapılan değişiklikten sonra ceza 20 yıldan az olmamak şeklinde düzenlemiştir.
Bu maddede düzenlenen “yirmibin güne kadar adli para cezası” ibaresinin uygulanması, mahkeme suçun oluş şekli, elde edilen madde miktarı gibi gerekçelerle ….günden yirmibin güne kadar bir gün para cezası taktir edecek, belirlenen günü günlüğü 20 ile 100 TL arasında belirleyeceği para miktarı ile çarpıp sonuç cezayı bulabilecektir. Yani 20 kg eroin yakalanmış mahkeme “günlüğü 20 TL’den 5000 gün para cezası ile cezalandırılmasına dediği zaman kişi 100.000 TL para cezası ile cezalandırılmış olacaktır.
2- Cezayı Artıran Haller
TCK 188 maddesinin dördüncü fıkrasına göre:
- İthal suçunda uyuşturucu/uyarıcı maddenin türünün eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması halinde ceza yarı oranında artırılır.
- Suçun üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
- Suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
- Suçun sağlık personeli tarafından işlenmesi halinde : İmal suçunun tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
3- Daha Az Cezayı Gerektiren Haller
TCK 188’inci maddesinin 6’ncı fıkrasında özel reçeteli ilaçlarla ilgili olarak, “Üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/22 md.) Ancak, verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.” denilmektedir.
II- UYUŞTURCU MADDENİN YURT İÇİNDE TİCARETİ
A- Temel Ceza
Türk Ceza Kanunu 188’inci maddesinin 3’üncü fıkrası “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.(1)(2) (Ek cümle: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.” eklindeki düzenleme ile uyuşturucu maddenin yurt içinde dolaşımını yasaklamış olup sayılan eylemlerin tamamın ticaret olarak değerlendirilmektedir.
B- Cezayı Artıran Haller
TCK 188 maddesinin dördüncü fıkrasına göre:
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamayacaktır.
- Uyuşturucu madde ticaretine konu uyuşturucu/uyarıcı maddenin türünün eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması halinde ceza yarı oranında artırılacaktır.
- Uyuşturucu madde ticareti oluşturan eylemlerin, okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
- Suçun üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
- Suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılacaktır.
- Suçun sağlık personeli tarafından işlenmesi halinde : İmal suçunun tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
III- UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMINI KOLAYLAŞTIRMA SUÇU
Uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırma suçu TCK 190’ıncı maddesinde düzenlenmiştir. Madde metni kolaylaştırma olarak kabul edilecek eylemleri ayrı ayrı saymıştır.
Buna göre
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırmak için; a) Özel yer, donanım veya malzeme sağlayan, b) Kullananların yakalanmalarını zorlaştıracak önlemler alan, c) Kullanma yöntemleri konusunda başkalarına bilgi veren, kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını alenen özendiren veya bu nitelikte yayın yapan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Burada kastedilen yazılı, görsel ve sosyal medya ve diğer her türlü özendirici eylemlerin gerçekleştirilmesi ifade edilmektedir
Bu maddede tanımlanan suçların sağlık personeli olan, tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır
IV- UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA ve KULLANMAK İÇİN BULUNDURMA
Türk Ceza Kanunu 191’inci maddeye göre uyuşturucu madde kullanımı suç olarak kabul edilmiştir. TCK’nın diğer suçlara bakış açısı ile uyuşturucu madde kullanımına bakış açısı farklıdır. Buna göre uyuşturucu madde kullanımında ve kullanmak için bulundurulması halinde eylem öncelikle denetimli serbestlik sürecine tabi tutulmakta, bu süreçte tedavi veya denetime tabi tutularak uyuşturucu madde kullanımının önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Eğer failin bu tedavi ve tedbirlere riayet etmemesi halinde yargılama ve cezalandırma yoluna gidilmektedir.
A- Ceza Hükmü:
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır (TCK 191/1. Fıkra). Bu fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır( TCK 191/10. Fıkra).
B- Suçun soruşturulması süreci ve erteleme prosedürü:
1. Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada uyuşturucu madde kullandığı tespit edilen kişi hakkında herhangi bir usuli şart aranmaksızın beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.
2. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.
3. Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.
(4) Hakkında erdeleme kararı verilen kişinin, erteleme süresi zarfında;
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır.
(5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz. Buna göre ikinci kullanım suç olarak değil ihlal olarak kabul edilmektedir.
(6) Kamu davasının açılmasından sonra, şahsın tekrar uyuşturucu madde kullanma/bulundurma suçunu işlemesi halinde kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez. Bu düzenleme ile ülkemizde 5237 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yaşanan aynı kullanıcı hakkında 100 defayı bulan tedavi/denetimli serbestlik tedbiri uygulamalarının önüne geçilebilecektir.
(7) Hakkında erteleme kararı verilen şahıs kendisi hakkında belirlenen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir ve böylelikle dava açılmaz.
V- UYUŞTURUCU MADDE SUÇLARINDA ETKİN PİŞMANLIK
Türk Ceza Kanunu sisteminde uyuşturucu madde ticareti ve kullanımı ile mücadelede etkin pişmanlık hükümlerini uygulayarak, bu suça bir şekilde dahil olmuş kişilerin pişmanlıkla suçların ortaya çıkarılması, suçluların yakalanması hususlarında devlete yardım etmesi yönündeki davranışları karşılığında cezasızlık veya ceza indirimini öngörmüştür. Etkin pişmanlık hususu TCK 192. Maddesinde düzenlenmiştir.
Buna göre :
1- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
2- Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.
3- Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
4- Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz.
11 Mayıs 2015 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)