26 Mart 2022 Cumartesi

Sonradan TCK 58/9'un Müddetnameye Eklenmesi Meselesi ile ilgili Bir Görüş

 

TCK 58/9 Maddesinin Terör Suçları Dışında Uygulanması Sorunu

SORU:

Hem örgüt üyeliği hem de kamu kurumları aleyhine dolandırıcılık suçlamasıyla tutuklu olarak yargılanan ............. hakkında yerel mahkeme, örgüt üyeliği suçundan 10 yıl mahkumiyet kararı verdi. Bunun yanı sıra (KPSS nedeniyle) Kamu Kurumu Aleyhine dolandırıcılık suçundan da 3 YIL 1 AY 15 GÜN HAPİS VE 327.400,00-TL ADLİ PARA CEZASIYLA CEZALANDIRILMASINA karar verilmiştir.

Yargıtay örgüt üyeliği cezasını yüksek ceza gerekçesiyle bozmuş fakat dolandırıcılık suçunu aynen onamıştır. Kesinleşen ceza nedeniyle infaz savcılığı cezanın nasıl çektirileceği karar metninde belirtilmediği için yerel mahkemeye görüş sormuştur. Yerel mahkeme bu konuda;

‘’Her ne kadar kararın hüküm fıkrasında belirtilmemiş olsa da hükümlünün işlediği sabit bulunan dolandırıcılık suçunun sanığın terör örgütü mensubu olup dolandırıcılık suçunun örgüt kapsamında işlenmiş olduğu sabit olduğundan hükümde belirtilmeyen Türk Ceza Kanunu'nun 58/9 maddesi gereğince sanığın terör örgütü mensubu olup dolandırıcılık suçunun örgüt kapsamında işlenmiş olduğu anlaşıldığı gözönüne alınarak hükmolunan cezanın MÜKERRİRLERE ÖZGÜ İNFAZ REJİMİNE GÖRE ÇEKTİRİLMESİ ve ayrıca sanık hakkında cezanın infazından sonra DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİ UYGULANMASI hususu göz önüne alınarak mevcut duraksamanın giderilmesi için gereği bilgilerinize  rica olunur.’’ Şeklinde cevap vermiştir. Bu durumda infaz karanın kesinleşme tarihinden itibaren dolandırıcılık suçunun infazının bu kapsamda çektirilmesine karar vermiştir.

Sorular:

1-           ACM nin görüşünde herhangi bir isabetsizlik var mıdır?

2-           Dolandırıcılık suçunun infazının bu şekilde çektirilmesi doğru mudur?

3-           Müddetname ye karşı süresiz itiraz hakkı olduğundan bu kanuda nasıl bir itirazda bulunulabilir?

4-           Başka neler yapılabilir?

 

 

GÖRÜŞ:

 MEVZUAT:

Örgütlü suçlarda cezanın infazının nasıl yapılacağı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (CGTİHK) 107/4 maddesinde düzenlenmiştir.

 Buna göre “(4) Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkûmiyet hâlinde; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuzaltı yılını, müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuz yılını, süreli hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler. (Ek cümle:14/4/2020-7242/48 md.) Koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından ise tabi oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır. Ancak, bu süreler;(2) a) Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde kırk, b) Birden fazla müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde otuzdört, c) Bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla kırk, d) Bir müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuzdört, e) Birden fazla süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuziki, Yıldır. (Ek cümle:22/7/2010 - 6008/9 md.) Bu fıkra hükümleri çocuklar hakkında uygulanmaz“

 Örgütlü suçlara ilişkin mahkumiyet kararında cezanın nasıl infaz edileceğine dair düzenleme bulunmaktadır. Buna göre mahkeme mahkumiyet kararında cezanın TCK 58/9 maddesine göre mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilir.

TCK 58/9 maddesi “(9) Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedilir“ CGTİHK 108 maddesine göre mükerrirlere özgü infaz rejiminde infaz süresinin hesabı 2/3 yerine ¾ olarak uygulanır.

 Terör suçlarının infazının nasıl yapılacağına dair düzenleme 3713 sayılı yasanın 17/1 madesinde yer almaktadır. Maddede „Bu Kanun kapsamına giren suçlardan mahkûm olanlar hakkında, koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması bakımından 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci maddesinin dördüncü fıkrası ile 108 inci maddesi hükümleri uygulanır. (Ek cümle:14/4/2020-7242/65 md.) Ancak, süreli hapis cezaları bakımından düzenlenen koşullu salıverilme oranı, dörtte üç olarak uygulanır. „ 

3713 sayılı yasa kapsamındaki suçlar 3713 sayılı yasanın 3. ve 4. Maddesinde sayılmıştır. Bu düzenleme bu suçlarla ilgilidir. Soruya konu olan dolandırıcılık suçu terör suçu değilldir.

 

 

SORULARA CEVAPLAR

1- ACM nin görüşünde herhangi bir isabetsizlik var mıdır?

Savcılık her ne kadar infazda tereddüt nedeniyle ACM’den görüş istemiş ise de, ortada tereddüt yoktur. Çünkü şahıs mükerrir değildir. Derecattan geçen mahkumiyet kararında bu husus aleyhe temyiz ve aleyhe bozma gerekçesi yapılmamıştır.  

TCK 58/9 maddesinin uygulamasının sağlanabilmesi için mahkumiyet kararında, mahkemenin bu konuda bir irade beyan etmesi gerekirdi. Eğer gerekçeli kararda yer almamışsa bu durumda uygulaması söz konusu olmaz. Çünkü mahkum aleyhine bir durum yaratmaktadır. Cezayı artırmaktadır. Karar derecattan geçip, ceza kesinleştikten sonra fazla ceza infazı gündeme gelmiştir. Kesin hüküm etkisi, kazanılmış hak, cezanın belirliliği, öngörülebilirliği ilkeleri çiğnenmiştir. Bu hukuken bu görüşe/uygulamaya karşı itiraz edilmeli, AİHM’ne kadar  gidilmelidir.

TCK 58/9 maddesi “örgüt mensubu suçlu” ifadesini kullanmaktadır. Kanunun yorumunda sanık aleyhine ve hak kaybına netice verecek şekilde bir uygulama yapılamaz. Örgüt mensubunun işlediği diğer suçlar denilmemektedir.  Somut olayda örgüt mensubiyetinden ceza kesinleşmemiştir. Mahkemenin ve savcılığın bu şekildeki kabulleri masumiyet karinesinin ihlalidir.

Yukarıda da belirtildiği üzere 3713 sayılı yasanın 17. Maddesi her ne kadar terör suçlarının cezasının infazını ¾ olarak belirlemiş ise de, dolandırıcılık suçları 3713 sayılı yasanın 3 ve 4. Maddesinde sayılmamıştır. Bu yüzden bu kapsamda değerlendirilemez.

Sonuç olarak ACM’nin kararı/görüşü isabetsizdir.

2- Dolandırıcılık suçunun infazının bu şekilde çektirilmesi doğru mudur?

CGTİHK md. 107/4’de açıkça “örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkumiyet halinde” cezanın 2/3 oranında infaz edileceği düzenlenmiştir. Her ne kadar ilgili mahkum hakkında örgüt suçundan kesinleşmiş mahkumiyet söz konusu olmasa da, mahkemenin ve savcılığın bu yöndeki kabulüne rağmen 2/3 şeklinde infaz yapılmalıdır.

Ayrıca ortada infaza gelen kesinleşmiş tek mahkumiyet dolandırıcılık suçundandır. Bu suçun cezası genel infaz rejimine tabidir. Bu suçun infazı bir varsayıma dayanılarak ¾ infaz edilemez. 

            3- Müddetname ye karşı süresiz itiraz hakkı olduğundan bu kanuda nasıl bir itirazda                     bulunulabilir?

Müddetnameye karşı, yukarıda belirtilen gerekçelerle, kesinleşmiş mahkumiyet kararında belirtilmeyen bir husus nedeniyle görüş bildirilerek sonradan ceza artırılamaz.

4-  Başka neler yapılabilir?

Terör suçları dışında kalan mahkumiyet cezalarında TCK 58/9 maddesinin uygulanmasına karar verilip verilmediği takip edilmeli. Bu konular mutlaka temyiz gerekçesi yapılmalı, onama halinde bu hususlar baştan AYM-AİİHM’ne kadar taşınmalıdır.

DOLANDIRICILIK NEDENİYLE VERİLEN PARA CEZALARININ İNFAZI HUSUSU

Bu konudaki diğer bir konu dolandırıcılık suçlarından verilen onbinler hatta yüzbinlerce liralık para cezalarının infaz prosedürüdür.

Bu konu 5275 sayılı yasanın 106. Maddesinde düzenlenmiştir.

Düzenlemedeki esaslara göre hükümlü kişi cezaevinde ise vasisine, dışarıda ise kendisine para cezasını ödemesi için tebligat gönderilecektir. Kişi öncelikle cezayı ödemek zorundadır. Ödeyemeyecek ise ceza kamu hizmeti cezası olarak çektirilecektir. Eğer bu da olmazsa cezanın infazı açık cezaevinde gerçekleştirilecektir. Kişi açık cezaevinde en fazla 3 yıl tutulacaktır. Para cezasından arta kalan kısım olursa bu amme alacaklarının infazı hakkında kanun hükümlerine göre tahsil edilecektir.

Kişi cezaevinde ve tebliğ kendisine yapılmışsa, tebligatı gönderen savcılığa derhal dilekçe ile başvurarak tebligatın vasisine yapılmasını talep etmelidir. Yine vasi de kendisi durumdan haberdar olursa savcılığa başvurarak tebligatın kendisine yapılmasını isteyecektir. Vasi mahkumun cezavinde olduğunu, para cezasını ancak çıktıktan sonra çalışarak, borç bularak veya kredi çekerek ödeyebileceğini, ödeyemezse de cezanın kamu hizmeti olarak infaz edilmesine hazır olduğunu ifade eden bir dilekçe vermelidir.