KOLLUKTA ÇIPLAK ARAMA
Kollukta çıplak arama ile ilgili düzenleme Adli ve Önleme Aramaları
Yönetmeliğinin 28. maddesidir.
Maddenin ilgili bölümü şu şekildedir.
"Kişinin kanunlara göre izin verilmeyecek bir şeyi
taşıdığına ilişkin makul şüphenin bulunması ve aramanın amacına başka türlü
ulaşılamaması hâlinde, üst araması aşağıda belirtilen şekilde giysiler
çıkartılmak suretiyle yapılabilir:
a) Arama yapılmadan önce, bu aramayı yapmanın neden
gerekli görüldüğü ve nasıl yapılacağı, o birimde görevli en üst kolluk âmiri
tarafından ilgiliye bildirilir.
b) Arama, aynı cinsiyetten görevliler tarafından yapılır;
arama işlemi kimsenin görmemesini sağlayacak tedbirler alınarak
gerçekleştirilir.
c) Arama, kişinin utanma duygusunu en az ihlâl edecek bir
şekilde yapılır; önce bedenin üst kısmındaki giysiler çıkarttırılır; bedenin
alt kısmındaki giysiler, üst kısmındaki giysiler giyildikten sonra
çıkarttırılır. Bu giysiler mutlaka aranır.
d) Arama sırasında bedene dokunulmaması için gerekli özen
gösterilir.
e) Arama, mümkün olduğunca kısa bir süre içinde
bitirilir.
Yapılan aramanın neticesinde bir suça ilişkin iz, eser,
emare ve delil elde edilirse, kişi yakalanır.
Bu maddede yazılı işlemler gece de yapılabilir."
CEZAEVİNDE ÇIPLAK ARAMA
Cezaevlerinde yapılacak olan aramalar
Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Yönetmelik’de düzenlenmiştir.
Hükümlü Ve Tutukluların Aranması
Arama, güvenlik tatbikatı ve sayım
MADDE 34- (1) Kurumlarda, oda ve eklentilerinde, hükümlünün üst ve
eşyasında habersiz olarak her zaman arama yapılabilir. Kurumun tamamında her ay
bir kez mutlaka arama yapılır. Oda ve eklentilerinde yapılacak aramalarda bir
hükümlü hazır bulundurulur.
(2) Hükümlünün üzerinde, kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde
veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı ve kurum en üst
amirinin gerekli görmesi hâlinde, çıplak olarak veya beden çukurlarında aşağıda
belirtilen usullere göre arama yapılabilir:
a) Çıplak arama, hükümlünün utanma duygusunu ihlâl etmeyecek şekilde ve
kimsenin görmemesini sağlayacak tedbirler alınarak gerçekleştirilir.
b) Arama sırasında önce bedenin üst kısmındaki giysiler çıkarttırılır,
bedenin alt kısmındaki giysiler üst kısmındaki giysiler giyildikten sonra
çıkarttırılır. Bu giysiler de mutlaka aranır.
c) Çıplak arama sırasında bedene dokunulmaması için gerekli özen
gösterilir. Aranan kişinin beden çukurlarında bir şeyin bulunduğuna dair makul
ve ciddi emarelerin bulunması hâlinde öncelikle, hükümlüden madde veya eşyanın
kendisi tarafından çıkartılması istenir, aksi hâlde bunun zor kullanılarak
gerçekleştirileceği bildirilir. Beden çukurlarındaki arama, cezaevi tabibi
tarafından yerine getirilir.
ç) Çıplak olarak arama, mümkün olan en kısa süre içinde bitirilir.
(3) Beden ve üst aramaları aynı cinsiyetten güvenlik ve gözetim görevlileri
tarafından yapılır.
(4) Aramalar, gerektiğinde dış güvenlik görevlileri veya kolluk
kuvvetleriyle ya da diğer kamu görevlilerince ortaklaşa gerçekleştirilebilir.
(5) Kurum en üst amiri, Cumhuriyet başsavcısına bilgi vermek suretiyle
önceden hazırlanan olağanüstü hâl planlarına göre kurumun fiziksel özelliği ve
mevcudunu değerlendirerek, yılda en az iki kez olmak üzere uygun gördüğü
zamanlarda diğer kamu görevlilerinin katılımıyla; isyan, firar, yangın ve
benzeri olaylara karşı tatbikat yaptırır.
(6) Sayımlar, 10 uncu maddede belirtilen görevliler tarafından, dörtlü
vardiya hizmetinin uygulandığı kurumlarda sabah, akşam ve gece olmak üzere
günde üç kez, diğer vardiya hizmetlerinin uygulandığı kurumlarda ise her
vardiya değişiminde yapılır.
(7) İdare tarafından uygun görülmesi durumunda, her zaman sayım
yapılabilir. Olağanüstü durumlarda, kurum en üst amirinin talebi, Cumhuriyet
başsavcısının oluru ile dış güvenlik görevlileri sayımlara katılabilir.
(8) Sayımlar, yatma planları da göz önünde bulundurularak odalarda yapılır.
Sayımın yapılış şekli, kurum güvenliğini tehlikeye düşürmeyecek biçimde odada
bulunan hükümlülerin sayısı dikkate alınarak idare tarafından belirlenir.
(9) Arama ve sayımlar sırasında insan onuruna saygı esastır.
(10) Elektronik ortamda sayım gerçekleştirilen kurumlarda Bakanlıkça
belirlenecek esaslar uygulanır
ZİYARETÇİLERİN ARANMASI
Ziyaretçilerin aranmasına ilişkin düzenleme 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir.
Ziyaret ve görüşlerde uyulacak esaslar
Madde 86
(1) Kapalı ve açık ceza infaz kurumlarına ziyaret veya görüşe gelen resmî
heyet ve özel kişiler, kurum güvenliğini tehlikeye sokacak davranışlarda
bulunamaz, kurum güvenliği için alınan ve uygulanan yasal ve idarî tedbirlerin
değiştirilmesini isteyemezler.
(2) Kurumun düzen ve güvenliğini, hükümlülerin sağlığını bozabilecek
nitelikteki eşya ve maddeler ile her türlü iletişim araçları ve taşıma izin
belgesi olsa da silâhlar kuruma sokulamaz. Ziyaret ve görüşlerde hükümlülere
para, kıymetli evrak ve eşya verilemez.
(3) Kurum görevlileri ve dış güvenlik görevlileri dahil olmak
üzere, sıfat ve görevi ne olursa olsun, ceza infaz kurumlarına girenler duyarlı
kapıdan geçmek zorundadır. Bu kişilerin üstleri metal dedektörle aranır;
eşyaları x-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirilir,
ayrıca şüphe hâlinde elle aranır. Bu cihazların bulunmadığı yerlerde arama
ve kontrol elle yapılır. Ancak milletvekilleri, mülkî amirler, hâkim, Cumhuriyet savcıları
ve bu sınıftan sayılanlar, avukatlar, noterler, ceza infaz kurumları ve
tutukevleri kontrolörleri, izleme kurulu başkan ve üyeleri, uluslararası
sözleşmelerle yetkileri tanınmış kişi ve kuruluşların temsilcileri, ceza infaz
kurumu ve tutukevi koruma birlik komutanı ile kurum müdürünün üstleri ağır
cezayı gerektiren suçüstü hâlleri dışında elle aranamaz. Duyarlı kapı cihazının
ikazının sürmesi hâlinde bu kişiler ancak, elle aramayı kabul ettikleri
takdirde kuruma girebilirler. Ziyaret yerleri de ziyaret öncesi ve bitiminde
aranır.
(4) Ceza
infaz kurumlarına giren avukatlarca savunmaya ilişkin olduğu yazılı olarak
beyan edilen belge ve dosyalar incelemeye tâbi tutulmaz.
(5) Konusu
suç teşkil etmemekle birlikte ceza infaz kurumlarına sokulması yasak olan her
türlü eşya, çıkışta sahibine verilmek üzere idare tarafından muhafaza altına
alınır.
(6)
Hükümlüler, odalarından çıkış ve dönüşlerinde ayrı yerlerde ve farklı
memurlarca üst ve eşya aramasına tâbi tutulurlar.
(7)
Aramalarda insan onuruna saygı esastır.
(8) Ziyaret
ve görüşlerde kurallara uymayan heyet ve kişilerin ziyaret ve görüşmeleri
sürdürmelerine derhâl son verilir. Suç oluşturan davranışlar, ilgili idarî ve
adlî makamlara bildirilir. Görüşme hakkına sahip özel kişilerin kurum
güvenliğinin korunması amacıyla alınan tedbirlere aykırı davranışları ve
istekleri nedeniyle görüşme hakları, kurumun en üst amirince bir aydan bir yıla
kadar kısıtlanabilir. Mevzuatın avukatlar bakımından getirdiği hükümler
saklıdır.
ULUSLARARASI BELGELER
Bu bölümde Medeni Ve
Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine yer
verilmemiştir. Konu ile ilgili hususi metinlere ulaşılmaya çalışılmıştır.
1- MAHPUSLARA MUAMELEYE DAIR BIRLEŞMIŞ MILLETLER ASGARI
STANDART KURALLARI[1]
(NELSON MANDELA KURALLARI)
Mahpusların ve
hücrelerinin aranması
Madde 50
Mahpusların üst ve
hücrelerinin aranmasına yön veren yasa ve düzenlemeler, uluslararası hukuk
uyarınca üstlenilen yükümlülüklere uygun olur ve hapishanelerde güvenliği
sağlama ihtiyacını göz önünde tutarak, uluslararası standart ve normları
dikkate alır. Aramalar, insanlık onuruna ve aranılanların mahremiyetine saygılı
olacak şekilde ve aynı zamanda ölçülülük, yasallık ve gereklilik ilkeleri
çerçevesinde yürütülür.
Madde 51
Aramalar, rahatsız etme,
göz korkutma ya da mahpusun mahremiyetine gereksiz yere müdahale etmek için
kullanılamaz. Hesap sorulabilmesi amacıyla hapishane idaresi, özellikle soyma
ve beden boşluklarının aranması ile hücre aramaları için arama gerekçesi,
gerçekleştirenlerin kimliklerini ve arama sonuçlarını içeren uygun arama
kayıtları tutar.
Madde 52
1. Soyma ve beden
boşluklarının aranması dahil rahatsız edici aramalara, ancak mutlak bir
gereklilik söz konusuysa başvurulur. Hapishane idaresi, rahatsız edici
aramalara uygun seçenekler geliştirmek ve kullanmak konusunda teşvik edilir.
Rahatsız edici aramalar, özel olarak ve mahpusla aynı cinsiyete sahip eğitimli
görevliler tarafından yürütülür.
2. Beden boşluğu araması
sadece yetkili sağlık görevlileri tarafından veya bunlardan başka, öncelikle
mahpusların bakımı ile sorumlu ya da en azından hijyen, sağlık ve güvenlik
standartları ile ilgili bir sağlık çalışanı tarafından uygun şekilde eğitilmiş
görevlilerce yürütülür.
AVRUPA KONSEYİ BAKANLAR KOMİTESİ'NİN ÜYE DEVLETLERE
AVRUPA CEZAEVİ KURALLARI HAKKINDA REC (2006) 2 SAYILI TAVSİYE KARARI[2]
Arama ve Kontroller
54.1. Personelin, aşağıda
sayılan yer ve kişilerin üzerinde arama yaparken uymak zorunda olduğu detaylı
prosedürler olmalıdır.
a. Mahpusların yaşadığı,
çalıştığı ve toplandığı her yer;
b. Mahpuslar;
c. Ziyaretçiler ve
onların eşyaları;
ve
d. Personel
54.2. Bu tür aramaların
gerekli olduğu durumlar ve aramaların biçimi ulusal mevzuatta belirtilmelidir.
54.3. Personele,
aradıkları kişilerin insan onuruna ve kişisel eşyalarına karşı saygılı
davranmak suretiyle, herhangi bir firar veya suç eşyası gizleme teşebbüsünü
ortaya çıkaracak ve önleyecek şekilde arama eğitimi verilmelidir.
54.4. Aranan kişiler,
arama yöntemleri nedeniyle küçük düşürülmemelidir.
54.5. Kişiler sadece
hemcinsleri olan personel tarafından aranmalıdır.
54.6. Mahpusların vücut
boşluklarındaki aramalar cezaevi personelince yapılmamalıdır.
54.7. Arama esnasında,
mahrem yerler ile ağız, burun ve kulak içinde yapılacak inceleme sadece doktor
tarafından yapılmalıdır.
54.8. Araştırma
teknikleri veya personele yönelik potansiyel tehlike buna engel değilse, şahsi
eşyaları aranırken mahpuslar da hazır bulundurulmalıdır.
54.9. Cezaevinin emniyet
ve güvenliğinin sağlanması zorunluluğu ile ziyaretçilerin özel yaşamına saygı
arasında denge kurulmalıdır.
54.10. Yasal temsilciler,
doktorlar, sosyal çalışanlar vb. gibi uzman ziyaretçilerin aranmasına ilişkin
prosedürler, kurum emniyet ve güvenliği ile özel mesleki giriş hakkı arasında
bir denge sağlanması için onların meslek kuruluşlarıyla anlaşmaya varılarak
düzenlenmelidir.
YÜKSEK MAHKEME KARARLARI
ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI
Anayasa Mahkemesi çıplak
arama ile ilgili vermiş olduğu kararlarında aşağıdaki temel kriterleri
benimemiştir[3].
Örnek kararlardan biri
aşağıda yer almaktadır:
Mahir
Birgül, B. No:
2017/37181, 13/10/2020
Çıplak arama yapılması hükümlü ve tutuklular açısından
tek başına kötü muamele yasağını ihlal eden bir durum olarak değerlendirilemez.
Nitekim bu tür bir aramayla ceza infaz kurumlarının güvenliğinin sağlanması,
hükümlü ve tutukluların kurum içinde kendilerine, diğer hükümlü/tutuklara ve
infaz koruma memurlarına zarar verecek veya suç oluşturacak uyuşturucu
maddelerin, kesici ve delici aletlerin sokulmasının engellenmesi
amaçlanmaktadır (Turan Günana (5), §§ 64, 65; Mahir Birgül, B.
No: 2017/37181, 13/10/2020, § 40).
5275 sayılı Kanun'un 21. maddesi ceza infaz kurumlarına
yerleştirilen hükümlü ve tutukluların kuruma giriş işlemleri esnasında üst
aramalarının yapılacağını düzenlemiştir. İnfaz Tüzüğü'nün 46. maddesi de
aramanın ayrıntılarını belirleyerek çıplak arama uygulamasının koşullarını ve
uygulanma biçimini ortaya koymuştur (Mahir Birgül, § 41).
Bununla birlikte çıplak arama usulü ve sıklığı kötü
muamele yasağının ihlal edilmesine sebebiyet verebilir. Çıplak arama usulünün
beraberinde getirdiği kaçınılmaz rahatsızlık seviyesini aşacak şekilde yapılan
uygulamanın bireyin aşağılanması ya da küçük düşmesine sebebiyet vermesi
hâlinde kötü muamele yasağının ihlal edilmesi sonucunu doğurabilecektir (Mahir
Birgül, § 42).
Bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü
fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış
olması gerekmektedir. Bu asgari eşik göreceli olup her olayda asgari eşiğin
aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
Bu bağlamda muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun
cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşımaktadır (Tahir
Canan, § 23; Mahir Birgül, § 43).
Anayasa Mahkemesince çıplak arama ile ilgili daha önce
incelediği benzer başvurularda (Mehmet Bayraktar, B.No: 2014/2316,
15/2/2017; Elif Kaya, B.No: 2014/266, 6/4/2017), hükümlü veya
tutukluların aynı cinsiyetten personel tarafından arandığı, çok sık arama
yapılarak aramanın rencide etme uygulamasına dönüşmediği, başkalarının
karşısında arama yapılmadığı gibi aramaya ilişkin somut uygulama koşulları
irdelenerek bu kapsamdaki şikayetlerin açıkça dayanaktan yoksun olduğu
değerlendirilmiştir (Mahir Birgül, § 44).
Somut
olayda başvurucu, çıplak arama yapılmasından şikâyetçi olmuştur. Ancak
başvurucu; çıplak aramanın usulü, süresi veya uygulanmanın onurlarını
zedeleyecek seviyeye ulaştığı yönünde ayrıntı dile getirmemiştir. Diğer
taraftan infaz görevlileri, aramanın bireylerin iç çamaşırlarının
çıkarılmayarak sadece üst kıyafetlerinin kısım kısım çıkarılarak tamamlandığını
ifade etmişlerdir. Ayrıca aramanın arama kabinlerinin içinde yapıldığı kamera
kayıtlarına yansımıştır. Dolayısıyla başvurucunun hemcinsi olan iki infaz
görevlisi tarafından başka bir kişinin ya da kameranın bulunmadığı kapalı bir
ortamda, üzerinde iç çamaşırı kalacak şekilde soyularak arandığı
anlaşılmaktadır (Mahir Birgül, § 45).
Bu
durumda şikâyet konusu aramanın çıplak arama olarak nitelendirilmesi hususunda
tereddüt bulunmakla birlikte başvurucunun çıplak olarak arandığı kabul edilse
dahi başvuruya yansıyan olgulardan dolayı arama tedbirin başvurucuya
uygulanışının aramanın beraberinde getirdiği rahatsızlık seviyesini aşacak
şekilde olduğunun tespit edilmesi mümkün görünmemektedir. Sonuç olarak başvuru
konusu aramanın kötü muamele yasağı bakımından aranan asgari eşik seviyesine
ulaşmadığından bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır (Mahir
Birgül, § 46).
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARI
Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi önüne gelen davalarda aşağıdaki tespitlerde bulunmuştur[4].
Iwanczuk v. Polonya Kararı: başvuru no. 25196/94, 15 Kasım 2001[5].
Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi cezaevinde hükümlü ve tutuklular üzerinde çıplak arama
yapılabileceğini ancak vakaya göre durumun değerlendirilmesi gerektiği
düşüncesindedir (prg.59 ilk cümle).
AİHM’ye
göre, cezaevinde tutuklu ve hükümlülerin çıplak aramaya maruz kalmaları 3.
maddeye aykırılık teşkil edebilmektedir. AİHM, konu ile ilgili kararlarında,
cezaevi güvenliğini sağlamak ve cezaevinde kargaşa çıkmasını önlemek için bazı
durumlarda çıplak aramanın gerekli olabileceğini ancak bu durumlarda dahi
aramanın uygun şekilde yapılması zorunluluğunu vurgulamaktadır.
Hırsızlık
suçundan tutuklanan ve kaldığı cezaevinde genel seçimler için oy kullanmak
istemesi üzerine gardiyanlar tarafından çıplak aramaya zorlanan, bu sırada
gardiyanların aşağılayıcı sözlerine maruz kalan başvurucunun başvurusunda AİHM,
öncelikle, haklarında kesinleşmiş mahkeme kararı olmayan tutuklu kişilerin
masumiyet karinesinden yararlanacaklarını ve masumiyet karinesine uygun davranma
yükümlülüğünün gardiyan gibi tutuklu üzerinde kontrol kurabilecek cezaevi
yetkilileri için de geçerli olduğunu söylemektedir. Daha sonra mahkeme,
başvurucunun kişiliğini, tutuklu kaldığı süre boyunca sergilediği tutumu,
sabıkası olup olmadığını ve işlediği suçu değerlendirerek başvurucunun şiddet
kullanabileceğine dair bir korkuya yer olmadığından, bu sebeple başvurucunun
çıplak aramaya maruz kalmasını haklı gösterecek bir neden bulunmadığından
bahsetmektedir. Buna göre, başvurucunun oy kullanmak gibi kendisine
cezaevi tarafından tanınan bir hakkı kullanmak isterken çıplak aramaya ve
aşağılayıcı sözlere maruz bırakılması AİHS’nin 3. maddesine aykırılık teşkil
etmektedir.
Van Der Ven v. Hollanda
Kararı : Başvuru no. 50901/99, 04
Şubat 2003[6]
AİHM, bu konuya ilişkin görüşünü
Van Der Ven v. Hollanda kararında da açıklamaktadır.
Söz konusu kararda başvurucu, cezaevine girişte, açık görüş
öncesi ve sonrası, doktor, diş hekimi ve kuaför ziyaretleri sonrası mutlaka;
ayrıca, cezaevi yönetimi tarafından güvenliği sağlama ve olası tehlikeleri
önleme ihtiyacı hissedildiği her zaman olmak üzere, haftada en az bir kez tüm
tutukluların çıplak aramaya maruz kaldığı bir cezaevinde kalmaktadır. Bu durum,
İşkenceyi Önleme Komitesi’nin cezaevine yaptığı ziyaret sonucu hazırlanan
rapora da konu olmakta ve raporu hazırlayanlar tarafından haklı bir nedene
dayanmayan ve hükümlüleri aşağılayan bir uygulama olarak tanımlanmaktadır.
AİHM, tutuklu ve hükümlülerin ikna edicilikten yoksun
“güvenlik ihtiyacı” gerekçesiyle çok katı güvenlik tedbirleri altında
yaşamasının yanı sıra, başvurucunun 3.5 yıl boyunca haftada en az bir kez
çıplak aramaya maruz bırakılmasının ızdırap çekmesine ve kendisini aşağılanmış
ve küçümsenmiş gibi hissetmesine neden olduğunu söylemektedir.
DEĞERLENDİRME
Hükümlü
ve tutuklularla ilgili olarak;
Cezaevi uygulamaları ile ilgili temel
metinlerde, çıplak aramanın yapılabileceği kabul edilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa
Mahkemesi de çıplak arama yapılmasına cevaz vermektedir. Sorun hem iç mevzuatta
ve uluslararası metinlerde hem de yüksek mahkeme kararlarında zorunluluk, gereklilik,
ölçülülük ve orantılılık hususlarına dikkat çekilmektedir. Verilmiş olan ihlal
kararlarında aramaların tektar tekrar yapılması hususu ihlal olarak ortaya
konulmuş ve sayıya odaklanılmış.
Ziyaretçilerle
ilgili olarak;
Ziyaretçilerle ilgili çıplak arama
yapılabileceği, iç çamaşırlarına kadar kontrol yapılabileceği, hatta iç
çamaşırların dahi çıkarılabilmesine izin verir mahiyette ne iç hukukta ne de
uluslararası hukukta hiçbir düzenleme bulunmamaktadır.
[1] https://tihv.org.tr/wp-content/uploads/2020/04/nelson-mandela-kurallari-mahpuslara-muameleye-dair-birlesmis-milletler-asgari-standart-kurallari-turkce.pdf
[3] https://insanhaklariajandasi.blogspot.com/2020/12/cplak-arama-ile-ilgili-aym-kararlar.html?m=1&s=03