13 Ocak 2022 Perşembe

HÜKÜMLÜLERİN YİYECEK BEDELLERİNİN TAHSİLİ USULÜ

 

 

GENEL OLARAK

Hükümlülerin yiyecek bedellerini ödemelerine ilişkin yasa  30/6/1934 tarih ve  2548 sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanundur.

Bu kanunun 2. Maddesi şu şekildedir:

“Her mahkûm cezaevinde bulunduğu müddetçe yiyecek bedelini ödemeğe mecburdur.

 Bu yiyecek  bedelleri cezaevleri idarelerince altı ayda bir bordro yapılarak tahakkuk ettirilir. Mahkûmiyetleri altı aydan aşağı olan mahkûmlara ait bordrolar salıverilecekleri tarihten bir hafta evvel yapılır. Bordrolar mahkûmlara da tebliğ olunur.

Tahakkuk ettirilen yiyecek bedelleri mahkûmlar tarafından ödenmezse, Cumhuriyet Müddeiumumilikleri tarafından kendilerinin ikametgahı belediyeleri ve belediye teşkilatı olmıyan yerlerde bağlı bulundukları kaymakam veya nahiye müdürlükleri marifetiyle borçlarını ödemeğe muktedir olup olmadıkları tahkik olunur.

İktidarları anlaşıldığı halde borçlarını ödemiyenlerden Cumhuriyet Müddeiumumiliklerinin iş'arı üzerine Maliye dairelerince Tahsili Emval Kanunu hükümleri tatbik olunarak borçlar tahsil olunur.

Yiyecek bedellerinden doğan alacaklar mahkûmiyetin hitamı tarihinden başlamak üzere beş senelik mürururzamana tabidir.

(Değişik: 9/5/2001- 4671/3 md.) İşyurtlarında çalıştırılanlar ile ödeme gücü olmadığı anlaşılanlardan yiyecek bedelleri alınmaz.”

-        Bu madde metninden de anlaşılacağı üzere cezaevi iaşe bedelleri sadece “mahkum” yani hükümlüden alınmaktadır. Bu yüzden tutuklulardan alınmaz, alınmaması gerekir. Tutukludan alınmamasının sebebi kişinin orada devlet zoru ile masumiyet karinesi altında tutuluyor olmasıdır.

-     Mahkumların iaşe bedelleri 6183 yasaya göre değil, bahsettiğimiz 2845 sayılı yasaya göre  tahsil edilmektedir. Bu nedenle 6183 sayılı yasadaki usul burada işletilemez. Çünkü özel yasa var. Tabi vergi hukukçuları daha iyi bilir.

-        Bu paranın tahsil işini savcılıklar takip ediyor. Mal müdürlükleri /vergi daireleri değil. Cezaevi idaresi mahkumdan alamazsa, bir belge hazırlayıp kişinin ikametgahı savcılığına bir yazı yazıyor. Şahsın ödeme gücü araştırılıyor. Eğer ödeme durumu yoksa öylece kalıyor. Eğer ödeme gücü varsa malmüdürlüğüne veya vergi dairesine bildiriliyor orası tahsil ediyor.

-        Uygulamada savcılık polis veya jandarmaya yazı yazıp malvarlığını araştırıyor.

-        KHK ile işinden atılmış ve tamamen fakir durumda olanlar da durumlarını bildirip parayı ödemekten içtinap edebilirler.

-        Fakirliklerinin ispatı için ne tür belgeler ortaya konulabilir.

o   Kendisinden para talep edilenler Anayasa mahkemesi, Asliye Hukuk Mahkemesi gibi bir yerlere açtıkları davalarda adli yardım almışlarsa  fakirliklerini bu kararla belgeleyebilirler. Ceza dava dosyasında mahkeme sosyal ekonomik durum araştırması yaptırmış ve emniyet malvarlığı yoktur diye bir belge vermişse bu sunulabilir.

o   Fakirliği ispatlamanın bir başka yolu fakirlik ilmühaberi. Daha önce muhtarlıklardan fakirlik ilmühaberi adlı bir belge alınıyordu, savcılıklar buna itibar ediyordu.

o   Fakirliği ispatlayabilecek pek çok yöntem var. bunlardan herhangi birine başvurulabilir.

-        Aileler, kendilerini  kesinlikle parayı ödeme ile sorumlu tutmamalılar. Bu borç şahsi bir borçtur. Aileleri ilgilendirmez. Eğer ödemezlerse de ailelerden talep edilemez.

-        Burada şu soru akla gelebilir mahkumun cezaevindeki şahsi hesabında yani emanet para hesabındaki parayı alabilirler mi? Hayır o kişinin şahsi parasıdır. Mahkum yazılı dilekçe vermedikçe o parayı asla çekemezler. Cezaevi kantininden bile imzalı belge ile alışveriş yapılır. 

-        Bu durumda hükümlüler yine de hesaplarında çok para tutmamalılar.

SÜRECİN İŞLEYİŞİ VE ÖDEME GÜCÜ YOKSA YAPILMASI GEREKENLER

1-     Tahakkuk

     Vergi hukuku kapsamında bir borcun vergi dairesince tahsilinin yapılabilmesi için öncelikle tahakkuk ettirilmesi gerekir. Bu kapsamda ilk mektup 2845 sayılı yasaya göre kişi cezaevindeyse kendisine tebliğ edilecek. Tahliye olmuşsa savcılıklar aracıylığıyla tebligat yapılacak. 2845 sayılı yasadaki özel düzenleme gereği bu aşamada ödeme durumunun olmadığını cezaevine veya savcılığa bildirmeli. Gerekirse yukarıda bahsedilen belgeler veya benzerleri ile durum belgelenmeli.

    Vergi hukuku temel kurallarına göre kişiye doğrudan ödeme emri gönderilmez/gönderilmemeli. Öncelikle borcun tahakkuk ettikten sonra tahsil aşamasına geçilebilir. Yani öncelikle borçludan belirli bir süre içerisinde borcun ödenmesinin istenilmesi, bu tebligatın usule uygun olarak yapılması gerekmektedir. Türkiye’de ödeme emrinden önce borcun tahsili için gönderilen karar/işlem çoğunlukla usule uygun olarak tebliğ edilmemektedir. Eğer ödeme emri gönderilmiş ise 7 gün veya ödeme emrinde belirtilen süre içerisinde Vergi veya İdare Mahkemelerinde itiraz edilmesidir. Bu itiraz yapılırken en önemli husus ödeme emrinden önce gönderilen veya gönderildiği söylenen işlem/karar usulüne uygun tebliğ edildi mi? Ödeme emrinden sonra borca itiraz edilemiyor. Bu nedenle ödeme emrinden önce gönderilen karara karşı vergi mahkemesi veya idare mahkemesinde borca itiraz için dava açılmalıdır. Bu dava açılmazsa ödeme emri gönderilebilir. Tabiiki yürütmenin durdurulması kararı alınmadıysa, ama ödeme emrine bakan mahkeme bu davanın sonucunu beklemeli ve bu dosyada verilen karara göre bir karar vermelidir.

Dikkat edilecek Hususlar:

Tahakkuk eden veya karar altına alınan borçtan dolayı “usulüne uygun” bir işlem veya karar var mı ve bu usulüne uygun tebliğ edildi mi?

Bir karara var ve usule uygun tebliğ edildi ise bu karara veya işleme karşı, olayın konusuna göre vergi veya idare mahkemesinde dava açılmalıdır. Yani konu vergi ile alakalı ise Vergi Mahkemesi, idare ile ilgili, mesela para cezası ise idare mahkemesinde dava açılmalıdır.

Ödeme emri tahsilat için gönderilen bir işlemdir. Tahakkuk edilen vergi, karar veya işleme karşı usule uygun tebliğ yapıldı ve dava açılmadıysa artık ödeme emrine karşı açılan davada “borcum yoktur” vs gibi itirazlar yapılamaz.

Türkiye’de karar/ödeme emirlerinin çoğu usule uygun tebliğ yapılmıyor. Karar usule uygun tebliğ edilmediyse Mahkeme ödeme emrini iptal ediyor.

2-     Ödeme emri ve sonrası

Savcılık araştırması yapılmadan doğrudan, Vergi dairesi/mal müdürlüğü şahsın ekonomik durumu olmamasına rağmen 6183’e göre ödeme emri gönderirse ne yapılacak. Vergi dairesine itiraz edilebilir mi? Ödeme emri gelmiş, 17.600 TL, şahıs sigortalı bir işte asgari ücretle çalışıyor. Bu borcu öyle ha diyince ödeyemez. Zaten kazandığı para karnını doyurmuyor. Bu durumda ne yapmalı. Vergi daireleri taksitlendirme, borcu öteleme, vergi barışı vs. yapabiliyor mu? Vergi dairesi icra takibi yaparsa evindeki tüm malları, araba, ev vs. haczedebilir mi?

Bir borç tahakkuk ettikten sonra kişi dava açmıyor veya borcu kabul ediyorsa ödeme emrinden sonra kesinlikle mal beyanında bulunmalı ve param yok demelidir. Aksi halde tazyik hapsi var ve kişi hapse girmemek için borcu ödemek zorunda veya taksitlendirmek zorunda kalabilir. Bu nedenle kesinlikle mal beyanında bulunması gerekir. Geçimi haricinde parası yok ise sigortalı olarak çalıştığı bir işten dolayı aldığı bu paraya haciz konulamaz. Mesela 3.000TL maaş alan birinin asgari geçimi bellidir ve bu paraya haciz konuşsa bile çok az bir kısmına konuşabilir. Hepsine veya geçiminden daha fazlasına haciz konulursa itiraz edebilir ve bu hacze karşı ayrıca dava açabilir.

Kişinin pahalı ve lüx olmayan eşyalarına haciz konulamaz. Evi ve arabası çok lüx değil ve sadece birer tane var ise bu araba veya eve haciz konularda paraya çevrilemez.

İnsanın yaşamı için elinde bulundurduğu eşyalar haczedilemez, haczedilse de paraya çevrilmeyip sadece evde tespit yapıp geriye dönerler.

Bu gibi durumlarda genelde evi varsa evi veya arabasına haciz konuluyor. Türkiye’de E-Haciz sistemi yaygınlaşmıştı ve kişinin borcundan dolayı görünen ev veya arabasına direkt haciz konulabiliyordu.

Ama dikkat edilmesi gereken şey borç bu aşamalara gelmeden önce kesinlikle müdahale edilmeli ve gerekirse dava açılmalıdır.

 

3-     Kişi kendisine bir karar veya işlem ulaştığında mutlaka gerekli hukuki yollara başvurmalıdır. Yukarıda aşamalar metin içinde izah edilmişti. Ana başlıklar altında tekrar yazmak gerekirse

 

a.     Tahakkuk (İdarenin iç işleyişi)

b.     Tahsil (Genelde 30 gün içerisinde dava açılmalıdır)

c.      Ödeme emri ( Borcun içeriğine itiraz edilme sadece usule/tebligata vs itiraz edilebilir)

d.     Haciz ( Ev eşyaları haczedilemez, tek evi ise haczedileme, geçim olarak kullandığı arabası ise haczedilemez)

 

BORCA FAİZ İŞLETİLMESİ VE ALACAK ZAMANAŞIMI

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün resmi internet sitesinde[1] “Hükümlü ve tutukluların iaşe parası her altı ayda bir belirttiği adrese gönderilerek, iaşe bedelinin o günkü şartlardaki parasal tutarı kendisinden talep edilmektedir. Parasal miktar o günkü miktar ne ise, onun üzerinden hesaplanan miktardır. Zam ve faiz işletilmemektedir.“ açıklaması yer almaktadır. Buna göre borcun artması söz konusu olmayacaktır.

2548 sayılı yasada Yiyecek bedellerinden doğan alacaklar mahkûmiyetin hitamı (tahliye) tarihinden başlamak üzere beş senelik müruruzamana (zamanaşımına) tabidir, denilmektedir. Dolayısıyla 5 yıl geçmesiyle borç silinecektir.