18 Kasım 2014 Salı

CEZAEVİNDE ANNESİ İLE BİRLİKTE KALAN ÇOCUKLAR

                CEZA İNFAZ KURUMLARINDA ANNELERİ İLE KALAN ÇOCUKLAR
YAŞANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

GENEL AÇIKLAMA
Suç ve suçluluk insan ve toplum merkezli bir husus olmakla birlikte, ırk, renk, cinsiyet hatta yaşlı genç demeden herkesi içine alabilmekte, bu sayılan insan gruplarından herhangi biri dünyanın neresinde olursa olsun, öldürme, hırsızlık, yaralama gibi herhangi bir suçu işleyebilmekte ve bunun karşılığı olarak da bir cezaya muhatap olabilmektedir. Suçla ve bunun neticesi olarak ceza ile muhatap olan kişiler cezasının infazı aşamasında gebe veya küçük çocuk sahibi bayanlar olabilmektedir. Bu son durumda hakkında verilen cezayı çekmek üzere cezaevine alınan bir kadının küçük çocuğu, çocukları ne olacak sorusunun cevabına dünyanın her yerinde aynı cevap verilmekte "çocuğun yüksek yararı" öne sürülerek cezaevinde de olsa çocuk ilk yıllarını annesinin yanında onun sadece sütü ile değil, onun şefkat kanatları altında, onun sıcaklığında geçirmesi esasını kabul ekmektedirler.
Türk dilinde ve metinlerinde sıkça geçen  “çocuğun yüksek yararı”  Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3. maddesinde yer almakta olup, ulusal mevzuatımızda Çocuk Koruma Kanununun 4. maddesinde  “çocuğun yarar ve esenliği”, Medeni Kanunun 346. maddesinde  “küçüğün yararı”, “çocuğun menfaati” gibi ifadelerle hukuki uyuşmazlıklarda çocuğun menfaatinin korunmasının öncelikle dikkate alınması gerektiği nazara verilmektedir. Bu ilke gereği devlet çocukla ilgili tüm  hususlarda pozitif ayrımcı davranması ve bu konuyu öncelikle dikkate alması gerekmektedir.
5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 65. Maddesinde yer alan  "Anaları hükümlü olup da dışarıda korumasına bırakılacak kimsesi bulunmayan sıfır-altı yaş grubundaki çocuklar, analarının yanında kalabilirler. Bu çocuklar gündüzleri ceza infaz kurumu bünyesindeki veya Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ( artık Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı  Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü) veya diğer kurum ve kuruluşlara ait kreş ve gündüz bakımevlerinde barındırılırlar.  Analarının yanında kalan çocuklara yaş ve durumlarına veya ihtiyaçlarına göre yiyecek ve içecek verilir." hükmü cezaaevlerinde annesinin yanında kalan çocuklarla ilgili temel düzenlemedir. Aynı kanunun 72. maddesinde bu çocukların ihtiyaç duyduğu gıdaların kamu imkanlarınca karşılanacağı,  77. maddesinde ise sivil toplum kuruluşlarının ve özel kişilerin cezaevlerindeki eğitim ve iyileştirme faaliyetlerine katkı sağlayabileceklerine ilişkin genel düzenleme bulunmakta olup bu kapsamda cezaevindeki çocuklara dışarıdan destek sağlanma imkanı bulunmaktadır.
  Ülkemizde bulunan 350 cezaevinden yaklaşık 90'ında kadınlar da barındırılmakta, sayıları yaklaşık 5000 olan kadın mevcudu karşısında ortalama 250-350 arası çocuk anneleri ile birlikte cezaevlerinde barındırılmaktadır. Bu çocukların en fazla yüz tanesi ancak bir kısım ihtiyaçlarının karşılanabildiği müstakil kadın kurumlarında barındırılmakta, geri kalanı ise tüm cezaevinin yaklaşık 2 veya 3 koğuşunun kadınlara ayrıldığı karma kurumlarda barındırılmaktadır. Bu konuda Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün internet sitesinden de bilgi edinilmesi mümkündür.



YAŞANAN SORUNLAR

Öncelikle belirtmek gerekir ki hiçbir cezaevi ortamı çocuğun yüksek yararı ilkesine uygun değildir. Eğer çocuğun yüksek yararı öncelik ise çocuk anne, baba ve kardeşleri ile aynı ortamda bulunması  ve büyümesi aslolandır.
Cezaevleri, ne tür tedbirler alınırsa alınsın, dünyanın neresinde olursa olsun, kesinlikle çocuklar için uygun mekanlar değildir.
Çocuğun yaşı ne kadar küçük olursa olsun bir çocuğun cezaevi ortamında bulundurulması uygun değildir. Cezaevi ortamında barındırılan çocuğun yaşı büyükdükçe problemler de katlanarak büyümektedir.
Ülkemizde cezaevinde annesinin yanında kalan çocukların en temel sorunu yaş sorunudur. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde çocuklar 6 yaşına kadar (7 yaşından gün alana kadar) cezaevlerinde kalamamaktadır. Ülkemizde ilköğretim başlama yaşı 66 aya inmiş iken, aynı çocuk cezaevinde mevzuat gereği 72 aya kadar annesinin yanında kalabilmektedir.
 Ülkemizde bulunan kapalı cezaevlerinden Ankara Kadın Kapalı, İzmir Kadın Kapalı ve İstanbul (Bakırköy) Kadın Kapalı cezaevleri dışında, küçük çocukların en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayabilecek kurumlarımızın olduğu söylenemez. Kadın açık cezaevlerinin durumu nispten daha iyi olmakla birlikte çocuğun açık alanda vakit geçirmesi olanak sağlama dışında  başkaca bir artıları  bulunmamaktadır.
Güvenlik gerekçesi ile koğuşlara oyuncak alınmaması çocukların en temel ihtiyaçlarından olan oyuncağa dahi ulaşmasını engellemektedir.
Cezaevinde dünyaya gelip de 6 yaşı bitene kadar cezaevinde kalan çocuklara rastlanmaktadır. Bu çocuklar dış dünyada yaşayan çocuklardan farklı olarak gerçek bir hayatla muhatap olamamaktadır. Örneğin toprakla oynayamamıştır, çocuk parkı diye birşeyden habersizdir, yağmurda su birikintisine basıp üstünü çamur etmemiştir, arkadaşları ile koşmaca-yakalamaca oynamamıştır, kedi köpek bile görüp dokunma sevme şansı hiç olmamıştır, karınca yuvası görmemiş, kelebek yakalamaya çalışmamıştır, hatta kapı kolu bile çevirmemiştir.
6 yaşına kadar cezaevi ortamında kalan bir çocuk, hayatının geri kalanına yön verecek olan en temel bilgileri çok ağır bir argo ortamında ve suçlular arasında geçirmektedir. Suçlularla oluşan bir ortama ait olarak doğmuş ve dış dünyanın nasıl olduğu konusunda fikri yoktur.
Bireylerin beyin gelişiminde ilk yıllar büyük önem taşımaktadır. Örneğin nörolojik olarak beynin bir organı olan ve insanların öfke kontrolü ve empati yeteneğinin merkezinde yer alan Amigdala isimli organın çocukluk dönemi yoğun stres altında geçen çocuklarda gelişiminin geri kaldığı, organın fiziken gelişmediği ispatlanmıştır. Bunun da ilerde çok büyük sorunlara sebep olduğu aşikardır.
Müstakil kadın kurumları dışında kadınlar bir cezaevinin 2 veya 3 koğuşunda barındırılmakta her bir koğuşta da en fazla 2-3 çocuk olmakta kimi zaman da tek çocuk olmaktadır.   Koğuşta tek olan çocuk herhangi bir arkadaşı olmadan günler hatta aylarca yalnız  kalmak zorundadır.
Çocukların, yaşları gereği yapmış oldukları yaramazlık, gece uykusuzlukları diğer kadınlarda rahatsızlıklara ve huzursuzlara neden olmakta bu da koğuşlarda sorunlara sebep olmaktadır.
Çocuklar müstakil kurumlar dışında, karma cezaevi imkanlarının yetersizliği nedeniyle çocukların beslenme ihtiyaçları karşılanamamakta, kimi anneler koğuş ortamındaki çaydanlıklarda çocuklarına kendi yemeklerinden ayırdıkları patates vb. gıdaları ayırıp, yağından arındırıp yeniden kaynatarak çocuklarına uygun hale getirebilmektedir.
Kimi anneler kendileri de ruhsal sorunlar yaşamasına rağmen cezaevleri bu şahısların durumlarını çok iyi tartışamamakta, durum farkedildiğinde çok geç olabilmektedir. Aynı kadın sivil hayatta olsa, eşi, annesi, kardeşleri çocuğun bakımına destek olurken cezaevinde bunun da olmaması çocuğun ilk gün ve yıllarını çok kötü geçirmesine neden olabilmektedir.
Cezaevlerinin hekim kadrosu bulunmaması nedeniyle zaten yaşanmakta olan sağlık problemleri, çocuklar gündeme geldiğinde daha çetrefilli hale gelmekte, müstakil kurumların büyük metropollerde olması nedeniyle bu ihtiyaç bir nebze karşılansa da diğer karma kurumlarda bu konuda sorunlar yaşanabilmektedir.
Çocuklara devlet imkanları ve sivil toplum kuruluşlarının desteği ile çocuk bezi verilmesi nedeniyle kimi anneler -koğuş ortamının da etkisi ile- tuvalet eğitimini geciktirmekte, 5 yaşında olup tuvalet eğitimini alamadığı için Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kreşlerden dahi yararlanamayan çocuklara rastlanabilmektedir.
Karma kurumların psikososyal servisleri aynı zamanda kurumdaki diğer yetişkin erkekler, çocuk hükümlü ve tutuklular ile diğer kadınlar ve kurumun idari işleyişi nedeniyle yapılması gereken rutin işlere karşı bu çocukların gelişimlerini de takip etmeleri gerekirken, çoğu zaman  buradaki personelin sayısının yetersizliği nedeniyle buna zaman ayıramamakta bunun neticesi olarak kurum idaresinin çocukları izlemesi mümkün olamamaktadır.
Kimi annelerin kurum dışında birden fazla küçük çocuğu olması nedeniyle çocukları sırayla yanına almakta, örneğin 6 ay birini 6 ay birini almakta, dış dünyayı gören bir çocuğun yeniden cezaevine girmesi büyük travmalara sebebiyet verebilmektedir.
Ülkemizde sivil toplum kuruluşları yukarıda sayılan büyük metropollerdeki kadın kurumlarına hassasiyet gösterirken, aynı tutum karma kurumlara malesef  gösterilememektedir.
Tespit edilen bu sorunları somutlaştırabilmek için "Uçurtmayı Vurmasınlar"ı izlemek ve oradaki çocuğun içinde bulunduğu ortama kendinizi ve varsa çocuğunuzu da koyarak yukarıda sayılan sorunları bir daha tartışmanızı isterim.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Cezaevlerinin çocuklar için hiçbir şekilde uygun olmadığını, çocuğun yüksek yararı ilkesinin cezaevine hangi gerekçe ile ve yöntemle olursa olsun cezaevine alınması kabul edilemeyeceği gerçeğine karşın, çocuğun gelişiminde anne ile iletişiminin büyük önem taşıması, çocuğun bakımı ile ilgilenebilecek kimsesi olmaması gibi nedenlerle cezaevinde annesi ile kalmasına müsade edilmektedir.
Ülkemizde cezaevinde annesinin yanında kalan çocuklarla ilgili yaşanan sorunların çözümü adına bir takım önerilerimiz olacaktır.
Ülkemiz cezaevlerinde bu çocuklarla ilgili yaşanan sorunların temel nedeni 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 65. maddesinde yer alan düzenleme gereği çocuklar 6 yaş bitimine kadar anneleri ile birlikte kalabilmekte olup 6 yaş cezaevleri için makul karşılanabilecek bir yaş değildir. Bu konudaki düzenleme derhal değiştirilmeli kapalılar için en fazla çocuğun temel besin kaynağı olan anne sütünden azami faydalanma süresi ve anne ile bağlılık süreleri nazara alınarak en fazla 18 veya 24 aya kadar izin verilmelidir. Açık kurumlarda ise sırf bu çocukların yetiştirilmesine uygun mekanlar oluşturulması şartıyla  3 yaşa kadar izin verilebilmelidir.
Cezaevinde anneleri ile birlikte kalan çocukların sayısı ortalama 300 civarında olup bu çocukların bakım ve gözetimine, ailenin diğer fertleri ile iletişimlerinin korunmasına imkan verecek şekilde ve mimarisi bu amaca hizmet etmek üzere şekillendirilmiş cezaevleri inşa edilmelidir. Bu cezaevleri her ilde değil ve en fazla 4-5 ilin merkezinde kalan il merkezlerinde oluşturulmalıdır. Bu kurumlarda kamu imkanları ile sivil toplum imkanlarının en üst düzeyde hizmet vermesi sağlanmalıdır.
Ülkemizde mevcut durum itibariyle, annesi ile birlikte kalan çocukların ihtiyaçlarının kısmende karşılanabildiği, cezaevinin yıkıcı etkisinin imkanlar ölçüsünde asgari seviyeye indirildiği büyük il merkezlerinde müstakil kadın kurumları vardır. Çocuğun yüksek yararı ilkesi devletleri bağlayıcı bir ilke olup bu ilkeye dayanılarak bu çocukların anneleri bahsettiğimiz müstakil kadın kurumlarına sevk edilmelidir. İnfaz Kanununda buna cevaz veren hükümler vardır. Şahıs tutuklu olsa bile ülkemizde UYAP ve SEGBİS altyapısı tüm adliyeleri kapsar hale getirildiğinden şüpheli ve sanık durumunda olanların da bu cezaevlerine sevkinin sağlanmasında engel yoktur.
  Cezaevinde çocuğu ile birlikte kalan kadınlar için müstakil odalar oluşturulmalıdır. Tüm odalar ortak alanlara açılmalı ve çocukların birlikte oynaması imkanı oluşturulmalıdır.  Odalara bir annenin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek elektrik tesisatı, sıcak su tesisatı, beşik, çocuk yıkama leğeni, buz dolabı, müstakil tuvalet gibi tüm ihtiyaçlar karşılanmalı, kamu imkanları el verişli değilse, kamu iradesi sadece üniteyi oluşturmalı, iç kısımdaki malzemelerin karşılanması hususunda mahkum kadına veya sivil toplum kurumlarının bu ihtiyaçları karşılamasına izin verilmelidir.
Çocuklar için cezaevlerinde mutlaka toprak zeminli, kum havuzlu mümkün olduğu kadar doğal bitkilerinde olduğu alanlar oluşturulmalı, burada anneleri ile birlikte hergün oyun oynmalarına izin verilmelidir. Çocuk buraya istediği zaman geçibilmeli, çocuklu anneler için oluşturulan ünitelerden bu alanlara geçişe elverişli iç koridor veya sınırlı alanlar oluşturulmalıdır.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 65/3 maddesinde yer alan " Üç yaşını doldurmuş çocuklar, hakim kararıyla çocuk yuvalarına veya yetiştirme yurtlarına yerleştirilebilirler. Bu çocukların belirlenecek bir program ve usule göre zaman zaman analarıyla temasları sağlanır" hükmüne işlerlik kazandırılmalıdır. Bu maddenin uygulanması için alt mevzuat oluşturulmalı, bu çocuklar ve anneleri ile ilgili rutin değerlendirme yapılmalıdır. Ülkemizde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ciddi bir bütçe ve insan kaynağına sahip olup, belirtilen yasa hükmü kapsamında kalan çocukların annelerinin yanından alınarak bu konu ile ilgili görevli kurumlara yerleştirilmesinde tereddüt edilmemelidir. 3 yaşından büyük çocukların kurumda kalmaları istisnai olmalıdır.
Medeni Kanunun  346. maddesinde yer alan "Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü taktirde, ana ve baba duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hakim, çocuğun korunması için uygun önlemleri alır" hükmüne cezaevindeki annesi ile kalan çocuklar açısından  işlerlik kazandırılmalıdır. Mahkemelere bu çocuklarla ilgili verecekleri kararlara esas olmak üzere yol gösterici alt mevzuat ve kurumsal yapı oluşturulmalıdır.
Medeni Kanunun 347. maddesinde yer alan "Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulur veya çocuk manen terk edilmiş halde kalırsa hakim, çouğu ana ve babadan alarak bir aile yanına veya bir kuruma yerleştirebilir" hükmü cezaevinde annesinin yanında kalan çocukları kapsadığı hususunda tereddüt olmamakla birlikte, bu madde bu alanda çok işletilmemektedir. Bu maddeye işlerlik kazandırılmalı, Aile Mahkemelerinin bu çocuklarla ilgili rutin uygulama ve takibi sağlanmalıdır.
Cezaevinde kalan çocuklar için mutlaka psikolojik testler yapılmalı, bu şahıslar için ölçekler geliştirilmeli ve yukarıda bahsettiğimiz İnfaz Kanununun 65., Medeni Kanunun 346 ve 347. maddeleri
Cezaevinde annesinin yanında kalan çocuklarla ilgili olarak Aile Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı arasında merkezi koordinasyon sağlanmalı, eş güdümü sağlamak üzere rutin toplantılar yapılmalı, her bir bakanlıkta bu konu ile ilgili  bürolar oluşturulmalıdır.
Cezaevlerine sadece bu çocuklar için ilgilenmek üzere, okul öncesi öğretmenleri, çocuk gelişim uzmanları istihdam edilmelidir.
Cezaevinde anneleri ile kalan çocukların ayda en az bir kez olmak üzere babaları ve diğer kardeşleri ile aynı ortamı 24 saat ile 72 saatlik süreler arasında paylaşmalarına ve aile sıcaklığını hissetmelerine imkan ve olanak oluşturulmalıdır.